29 Nisan 2011 Cuma

İlkbahar konserimiz...

Alın size muhteşem bir Türk Sanat Müziği Korosu...
Şarkıların güzelliğini mi anlatayım, her bir elemanının ayrı ayrı harikalığını mı anlatayım, şefimizin mükemmelliğini mi anlatayım, yoksa konserin şahaneliğinden mi bahsedeyim  bilemedim...
Konser bu geceydi..Henüz asıl video ve fotoğraflar elime geçmedi..Bunlar sadece kızımın cep telefonuyla kaydettikleri...
Şöyle bir bakın isterseniz.
Hatta prova videosunu bile ekledim..
Provası bile bu kadar güzelken, bu geceki gerçek konseri siz düşünün gari :))
Şu sunucu kürsüsündeki vatandaş, benim..
Konser boyunca topuklu ayakkabılarım o kadar sıktı ki, çaktırmadan kürsünün arkasında çıkardım ve konseri yalınayak sundum..Önümde kürsü vardı, bu rezilliği kimse görmedi :)))
Ay ne çok konuştum..
Siz en iyisi prova videomuza ve ilk fotoğraflarımıza bi bakın :)
Kocaman sevgiler :)

























21 Nisan 2011 Perşembe

Pet şişeden bebek yapımı...

Bunu internette gezinirken bir Rus bloğunda görüp kafaya takmıştım..
Denemesem çatlardım...


Pet şişenin ağız kısmı boyun olacak..Ortası beden, geri kalanı da bacaklar...
Bu şekilde kestim...


Kolay ezilmesin, eğilip bükülmesin diye içine biraz elyaf tıkıştırdım...


Üzerine şerit şerit kestiğim bez parçalarını tutkallayıp, mumya gibi sardım..


Göz kararı ayakları hazırladım..Biraz büyük oldu ama elimde bir ölçü, kalıp filan yoktu ki :)


Beden ölçülerinde bebeğin üzerine geçecek kılıfı yaptım..


Evet, bebeğimizin vücudunun derisi de hazır..


Elindeki parmaklarının içine teller yerleştirdim...


Yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı bebiş..


Eller ne şirin oldu di mi?


Bir de kafa diktim..Yine kalıpsız, ölçüsüz ve kafama göre...


Amaniiinn pek tipsiz bir şey oldu bu :)


Diktiğim kumaş beyazdı..Bu hiç içime sinmedi...Siz yapmasanız da olur ama ben taktım bir kere, bütün bebeği özel bir karışımla boyayarak renklendirdim...(kitreli su-az tutkal-cilt rengi verecek miktarlarda sarı-kırmızı-beyaz boya)


Aslında evdeki peruktan yapacaktım saçları ama onu daha güzel bir bebeğe saklayayım :)))


Karikatürize bir bebek oldu....
Ama bilirsiniz ben çirkin severim :)


Bebek bitti..


Şimdi buna elbise dikmek lazım..Ama benim hiç elbise dikesim yok :(


Bir gün keyfim gelip de elbise dikene kadar böyle bekleyiversin...

 Vay be..Bunu resmen pet şişeyle yaptım...
E aferin bana :)
-
-
-

Seramik mask-2-










14 Nisan 2011 Perşembe

TÖRE-Tiyatro videosu 1. Bölüm


Yazan: TURGUT ÖZAKMAN
Yöneten: CANKUT ÜNAL
OYNAYANLAR:
Alanur ERDOĞAN-Cemre METE-Cihan PEKGÖZ-Figen METE-Gülşen ÖZKAN-Hacer GÜRSOYTRAK-Melisa İPEK-Sabri SABUNCULAR-Selma CANER-Sema EZBER-Türker METE

TÖRE-Tiyatro videosu 2. Bölüm

Yazan: TURGUT ÖZAKMAN
Yöneten: CANKUT ÜNAL

OYNAYANLAR:
Alanur ERDOĞAN-Cemre METE-Cihan PEKGÖZ-Figen METE-Gülşen ÖZKAN-Hacer GÜRSOYTRAK-Melisa İPEK-Sabri SABUNCULAR-Selma CANER-Sema EZBER-Türker METE

TÖRE-Tiyatro videosu 3. Bölüm

Yazan: TURGUT ÖZAKMAN 
Yöneten: CANKUT ÜNAL
                                                                   OYNAYANLAR:
Alanur ERDOĞAN-Cemre METE-Cihan PEKGÖZ-Figen METE-Gülşen ÖZKAN-Hacer GÜRSOYTRAK-Melisa İPEK-Sabri SABUNCULAR-Selma CANER-Sema EZBER-Türker METE

TÖRE-Tiyatro videosu 4. ve son Bölüm

Yazan: TURGUT ÖZAKMAN
Yöneten: CANKUT ÜNAL
OYNAYANLAR:
Alanur ERDOĞAN-Cemre METE-Cihan PEKGÖZ-Figen METE-Gülşen ÖZKAN-Hacer GÜRSOYTRAK-Melisa İPEK-Sabri SABUNCULAR-Selma CANER-Sema EZBER-Türker METE

12 Nisan 2011 Salı

Ve TÖRE oyunuyla sahnedeydik...

Oyunun başlamasına 5 dakika kala kuliste heyecandan yüreğimiz ağzımızda beklerken..


Kucağında bebek olan, aslında benim gerçek kızım....O çok iyi bir oyuncudur..Kendisiyle defalarca aynı sahnede rol aldık...
Oy oy oy oyyy...Bu da benim gerçek hayattaki oğlum...O da oyunda rol arkadaşımdı..
Onlarla aynı sahnede rol almak o kadar güzel ki..Bu oyunda Mustafa rolünde..

Ahan da bu elinde baston olan ninecik de ben :))))
Bu kör bir nine..Aydın ve bilge bir nine..
Oyun metnini aşağıda vereceğim..
En sevdiğim sahnelerden biri..Bakın solda oturan gerçek oğluşum..

Bu da oğluşumun şarkı söyleyip dans ettiği bir sahneydi..
Ah Büyük gelin ah, oğlumu vurmaya çalışıyor.











Başı açık olan benim kız :)
Güzel oğluşum beniiimmm :)

Yönetmenimiz Cankut Ünal ve ben...
Biz bu oyunu Cankut hocamla birlikte hazırlamıştık..








 Ahan da kızım geldi yanıma..
 İşte benim cici kızım..

 Cankut hoca..Ve ben

Şu tebrik edilen benim kız



Ve bu oyunun en yorgun savaşçıları olan Cankut Ünal ve ben... :)

Vee, durun oyun metnini de vereyim...

TÖRE


Turgut Özakman
Oyun 2 Perde

KİŞİLER
NENE : 70 yaşında, Kara Hasan'ın anası, (FİGEN)
KARA HASAN : 50-55 yaşında, bir dadaş (CİHAN)
HALA : 45-50 yaşında, Nene'nin kızı, Kara Hasan'ın bacısı, (HACER)
ANA : 45-50 yaşında, Kara Hasan'ın karısı, (ALANUR)
KIZ : 30-35 yaşında, Kara Hasan'la Ana'nın kızı, Zühre'nin anası, (SELMA)
OĞUL : 20 yaşında, Kara Hasan'la Ana'nın oğlu (SABRİ)
ZÜHRE 15 yaşında, Kız'ın kızı, Kara Hasan'la Ana'nın torunu, (MELİSA)
BÜYÜK GELİN : 25 yaşında, Kara Hasan'ın gelini, (GÜLŞEN)
KÜÇÜK GELİN : 20 yaşında, Kara Hasan'ın gelini, (CEMRE)
YEĞEN : 20 yaşında, Kara Hasan'ın erkek kardeşinin kızı, (SEMA)
DELİKANLI : 17-18 yaşında, Çolakgillerin küçük oğlu(TÜRKER)

Olay, 1900'lerde Erzurum yöresinde geçer.

BİRİNCİ PERDE
BİRİNCİ BÖLÜM

Bir evin iç avlusu

(Nene, sedirde oturmakladır. Zühre ve kucağında bebesiyle Küçük Gelin, geride ayaktadırlar. Oğul, silah sandığından tüfek çıkarıp Kara Hasan'a verir, Kara Hasan da sırası gelen kadına)
K.HASAN (Verir) Al kadınım! (Verir) Al bacım! (Verir!) Al kızım! (Verir!) Al gelinim! (Verir!) Al yeğenim! Aç kapıyı oğul! (Oğul, bir tüfek te kendine alır, çift kanatlı ahşap kapının kol demirini kaldırır, kapıyı açar) Dikkatli ol!
OĞUL Tamam baba! (Dışarı çıkar. Kadınlar beklerler)
K.HASAN Ana! NENE Buyur Hasan'ım.
K.HASAN Yakub'un kanlısı yine köye inmiş. (Küçük Gelinin başı önüne düşer) Ya bizden birini daha vuracak bu soysuz, ya bu kez biz onu bitireceğiz.
NENE Ne zaman sona erecek bu kan yağmuru hey oğul?
K.HASAN Toprak doyunca.
NENE Cana doymayan toprak kana doyar mı?
(Oğul içeri girer) OĞUL Çıkabiliriz baba.
K.HASAN Haydi!(Kadınlar, başörtülerinin bir ucunu, ağızlarını örtecek biçimde boyunlarından geriye atarlar) Telaş etmeyin! Beni gözleyin, oğlanı kollayın! Görünce basın kurşunu, canını cehenneme yollayın! (Kadınlar teker teker çıkarlar) Oğul, koru kendini, gözünü seveyim, bir sen kaldın. (Oğul da çıkar) Ana, kızlar bizden başkasına kapıyı açmasın. Kimseye güvenmeyin. (Zühre ile Küçük Gelin kaygı içinde yaklaşırlar) Korkma yavrum,dayının kam yerde kalmayacak. Yüreğini serin tut gelinim, o canavar bugün kuş olsa uçamaz, kurt olsa kaçamaz. Yakub'un öcünü alacağız. (Tüfeğini alır).
NENE Kurban olayını, sağ dönün!
(K.Hasan çıkar. Zühre koşar, kapıyı kapar, kol demirini indirir, sırtını kapıya yaslar)
ZÜHRE Niyedir bu yamanlık Nene?
NENE Bizden biri Çolakgillerden birini vurdu. Çolakgil lerden biri de bizden birini. Böylece devrilip geldi bu kin bugüne.
ZÜHRE Böyle de gidecek midir?
K.GELİN Gitmesin olur mu? (Bebesini gösterir) Yoksa nasıl bakarız oğlunun yüzüne?
NENE Memelerin süt dolu. Ak sütle büyüt bebeni. Kara kinle değil. (Yoğun silah sesleri duyulur)
K.GELİN Vurdular! (Kısa ve yoğun silah sesi) Vurdular sonunda. (Tek bir silah sesi) Vurdular iblisi. Aldılar babanın öcünü, oh yavrum!
NENE Bir ana daha yandı.
(Bir sessizlik. Delikanlı, elinde toplu bir tabanca, avluya dalar. Sol eliyle sağ omuzunu tutmaktadır. Soluk soluğadır)
DELİKANLI Kıpırdamayın! (Kızlar, kısık bir çığluk atarlar) Bağırmayın! Burası Kara Hasan'ın evi, değil mi? Söyleyin diyorum!
ZÜHRE Evet.
DELİKANLI (Derin bir soluk alır) Evde başka kimse var mı?
ZÜHRE Yok.
DELİKANLI Bir su ver öyleyse kardeş, içim yanıyor.
NENE Sen kimsen hey oğul?
ZÜHRE Silahı var, Nene.
DELİKANLI Bağışla Nene. Çaresiz kaldım. Yoksa böyle habersiz izinsiz girmezdim. Ev ne demektir bilirim.
NENE (Bastonunu kavrar) Kimsin dedim?
DELİKANLI Ben..Mustafayım.
NENE Hangi Mustafa?
DELİKANLI Çolakgillerin Mustafa. (Kızların gözleri büyür) Yakup Ağayı vuran Mustafa. (K.Gelin, sedire çöker sessizce)
NENE (Ayağa kalkar) Dağda tuzak, bayırda pusu kurma yetmedi de şimdi sıra ev basıp kundaktaki oğlancıkların canını almağa mı geldi? Kasdın ne?
DELİKANLI Dur Nene, kızma, tövbe. Ben kendi canımı kurtarmak için buradayım.
NENE Ne demekmiş o?
DELİKANLI Bir dadaşın evine kim gelirse gelsin, Tanrı misafiri sayılmaz mı?
NENE Sayılır.
DELİKANLI Kapının eşiğini aşıp da dışarı çıkmadıkça, canı güvence altında değil midir?
NENE Öyledir.
DELİKANLI Ölüm korkusuyla yaşamaktan tükendim Nene. Bıktım utanmaktan. Anama da yazıktır. Burası dadaş Kara Hasan Ağanın evi. Sığınıyorum işte. Bağışlarsanız, çeker giderim.
NENE Ya bağışlanmazsan?
DELİKANLI Elimden ne gelir? Burada kalırım, kocayıp ölene dek. Silahımı da veriyorum. (Zühre'ye) Al bacım.
NENE Dur oğul! İzini izleyip birazdan dönecekler. Hepsi silahlı. Hepsi öç almak
için yanar tutuşur.. Hepsi acılı..
DELİKANLI Töre, acı dinler mi Nene? Uzun sözün kısası, canım size emanet. (Silahını uzatır) Buyur silahımı. Al Nene, gözünü seveyim.
ZÜHRE Nenem görmez.
DELİKANLI (Anlamamış olduğuna üzülür) Ne hayvanım!
NENE Babamın, kocamın ölümlerine katlandım da ilkoğlum vurulunca gözlerim sönüverdi.
(Bir silah sesi duyulur)
ZÜHRE Dönüyorlar. (Bir sessizlik)
NENE Oğul!. Ver silahını. (Tabancayı alır) Hiç cana kıydı mı bu?
DELİKANLI Yoo, yemdir, temizdir. Korku belası taşımaktaydım. Yalanım varsa anam ölsün.
NENE Peki. Zühre!
ZÜHRE Buyur Nene.
NENE Mustafa'yı odama götür. Gayri evimizde Tanrı misafiridir.
K.GELİN Nene!!!
NENE Sus gelin! Kadınların payına sabır düşmüştür. (Nene oturur. Zühre önde, Delikanlı arkada çıkarlar. Nene, tabancayı yün torbasına koyar)
K.GELİN Bu eli kanlıyı kim sağ koyar evin içinde? Sen şaşırdın mı Nene? Kaçmaya bıraksaydın daha iyiydi..
NENE Erkeklerimizin yarısı mezarda çürüdü, yarısı mahpus damında. Yetti gayri.
K.GELİN Sen bilirsin. (Kapıya vurulur)
K.HASAN (Sesi) Açın kapıyı! Biziz.
K.GELİN Ne olacak şimdi?
NENE Hiç.
K.HASAN (Sesi)Açın.
NENE (Davranan geline) Sen dur. Zühre!! Gel kızım, kapıyı aç. Çabuk ol.
(Zühre koşarak gelir. Kol demirini kaldırır. Kapıyı açar. Önce kadınlar girer, sonra Oğul ile K.Hasaıı)
K.HASAN Kapatın kapıyı! (Oğul ile Zühre kapıyı kapatırlar. Kadınlar, başörtülerinin uçlarıyla yüzlerini silerler) Kaçtı itoğluit, izi izimize karıştı, birden kayboluverdi, hiçe döndü hergele. Ulan piç, ya yarın, ya öbürgün ama elbet bir gün elime geçeceksin. Ananı ağlatacağım o zaman senin kahpe dölü. Sen Ezrail misin zalim pezevenk, kanlı deyus? (Tüfeğini öfkeyle havaya ateşler.
Biraz yatışır) Ahhh.. Topla silahları.
OĞUL Peki baba.
(Kadınların teker teker uzattıkları silahları silah sandığına koyar. Kendininkini de)
NENE Oğul!
K.HASAN Buyur ana.
NENE Elinizden kaçırdığınız, Çolakgillerin Mustafa mıydı?
K.HASAN Evet.
NENE Mustafa buradadır.
K.HASAN Sen ne diyorsun ana?
(Donakalırlar)
NENE Töreye sığınmıştır. Cam bize emanettir.(Kadınlar yaklaşırlar)
K.HASAN Doğru mu der Neneniz? ZÜHRE Evet dede.
K.GELİN Doğru der.
K.HASAN Nerede bu soysuz?
NENE Odamda.
K.HASAN Biliyordum kaçamayacağını. Elimden kurtulamadı işte. (Tüfeğini tartar) Güzel. (Yürür)
NENE Dur oğul! Yapma!
K.HASAN Niye? Dedem, babam, kardeşim devrilip gitti benim ana. Bacımın eri, oğlu gitti. Damadım gitti. Dal gibi iki oğlum gitti. Kana kan, cana can. Bu da töre.Ama bu töre has töre, baş töre. (Yürür)
OĞUL Baba! (K.Hasan bir an durur) Yaşı yaşıma denktir.İzin verirsen, bu işi..
NENE Verme oğul! Silahsız bir insancığı kıstırıp öldürmek yiğitlik değildir. Öfkene gem vur da bir dinle bizi. Ayağını öpeyim. Bir kadınları dinle oğul.
K.HASAN (Bocalar) ..Peki ana, dinleyeceğim. Ne dersin kadınım?
ANA Oğlumun kanlısıdır, bağışlamam..
NENE Vay başıma.
ANA ..Ama evimiz, o domuzun murdar kanıyla kirlenmezse iyi olur beyim.
HALA O pisliği temizlemeğe ömrümüz yetmez ağam.
K.HASAN Ne edelim öylese?
KIZ Kapı dışarı edelim baba.
K.HASAN Bir punduna getirip ya beni ya oğlanı devirsin diye mi?
YEĞEN Söz hakkım var mıdır amca?
K.HASAN Buyur yeğenim.
YEĞEN Babamı, bu yılanın babası öldürmüştü. Anamı bu acı bitirdi. Analık babalık etmektesiniz bana. Bu borcu ödemek isterim. Razı gelirsen, dışarda beklerim, evden çıkıncı vururum kara domuzu. Töre de bozulmaz.
B.GELİN Dur sen hele. (K.Hasan 'a) İzin ver, bu işi ben bitireyim. Ay gibi yalnızım baba. Kinim yüreğime sığmıyor artık.
K.HASAN Sen ne dersin küçük gelin?
K.GELİN Sen bilirsin baba.
K.HASAN Sen?
ZÜHRE Ben ölümü sevmiyorum dede.
K.HASAN Söz biraz daha uzarsa korkanın ne birliğimiz kalacak ne dirliğimiz.
NENE Evdir, konuşulmadan olmaz oğul. Sen suskunluktan kork!
K.HASAN De diyeceğini ana!
NENE Ev ne demektir Hasan'ım? Bir evin kapısı kapandı mı, ne bey buyruğu işler, ne padişah yasası. Her ev kendi töresince yaşar. Yoksulun bile evini kale bilmesi, saray sanması bundandır. Bağrına taş bas, töreyi bozma. Töresiz ev, esir pazarı, kuru kalabalık. Dedim işte diyeceğimi. Zühre! Beni odama götür.(Ayağa kalkar)
K.HASAN Ana bir dur..
NENE Haydi kızım yürüyelim. (Yürür)
K.HASAN O cibilliyetsiz senin odanda mı kalacak?
NENE Ancak orada selamettedir.
K.HASAN Kanlı katili koynunda sakladığın duyulursa, ne derler?
NENE (Durur) Evin sırrını saklamak ta töredir oğul. Yürü! (Yürürler)
K.HASAN Ana!.. Peki ana.. Sen kazandın. Misafirimizdir.
NENE (Durur) Erkek sözüdür değil mi oğul?
K.HASAN Erkek sözüdür. (Tüfeğim dikmeye asar)
NENE Zühre, al gel oğlanı aşağıya.
K.HASAN Zühre olmaz.
NENE Çocuk bu ne olacak? Sizi görürse korkar. Haydi kızım. (Zühre çıkar. Ana, Nene'nin elini tutar, yerine götürür)
K.HASAN Aramızda dolaşacak, sofrada oturacak, söze karışacak.. Ezmek isteyeceksin, ezemeyeceksin. Boğmak gelecek içinden, boğamayacaksm!.
NENE Asıl babayiğitlik budur oğul.
K.HASAN Ben böyle törenin...
NENE Sus!
(Kadınlar, ağızlarını örterler, Zühre girer, yol verir. Delikanlı görünür. Sağ kolu, dirseğine kadar kana bulanmıştır. Avlunun ortasında durur)
K.HASAN Bize sığınacağını birine söylemiş miydin?
DELİKANLI Hayır.
K.HASAN Girdiğini gören oldu mu?
DELİKANLI Sanmam.
K.HASAN Töreye uyacağız.
DELİKANLI Sağ olun.
K.HASAN Gündüz ahırda kalırsın, gece tandırevinde yatarsın. Ortada dolaşmak yok.
DELİKANLI Dolaşmam ağa.
K.HASAN Bunlardan birine kötü gözle bakarsan, töreyi bozmak hakkımdır, o saat vururum seni.
DELİKANLI Vur valla.
K.HASAN Bu, çocuklarımın anasıdır. Bu, bacımdır. Bu yeğenim. Bu kızım. Zühre'nin anası olur. Bu büyük gelinim. Bu küçük gelinim. Yakub'un kadınıydı.
DELİKANLI Bağışla beni kardeş.. (K.Gelin önüne bakar)
K.HASAN Bu kadarız işte. Erkek koymadınız ailede.
DELİKANLI Siz yine iyisiniz ağa. Bak, sen varsın, (Oğul'u gösterir) kardeş var. Bizdeyse bir büyük ağam kaldı, o da hapishanede, yirmi yıl daha yatacak, bir de ben. Ben de erkekten sayılmam. Erkek olsam, işim neydi burada?
K.HASAN Yakub'a nasıl kıydın? Sen onu anlat.
DELİKANLI Belki biliyorsunuzdur, İstanbul'a kaçtımdı, yıllarca önce, ablamla eniştemin yanına, bu işe bulaşmamak için. İstanbul'da gezip tozuyorum, okuyup yazıyorum. Anamı da özlemesem, keyfim beylerde yok. Sizin Yakub Ağa, küçük ağamı vurunca haber geldi; "Avrat gibi gezeceğine gelsin, alınacak öcümüz vardır" diye. Kuş vurmamışım, tavuk kesmemişim, koca adamı devirmek ne haddime? Dinleyen kim? Eniştem getirip eve teslim etti beni, kendi kaçtı. Bir tabanca verdiler elime, "sına bakalım" dediler, sınamamak olmaz. Tetiği çekmemle güm sırtüstü yere yuvarlanmam bir oldu. (Zühre, dayanamaz kıkırdar. Hepsinin kötü baktığım görünce utanır) Derken Yakup Ağayı gösterdiler uzaktan. Dağ gibi adam. "Vurmağa elim varmaz" dedimse de, kızlar bile üzerime çullandılar. Yalanım varsa anam ölsün. Bu nasıl bir kindir ağam? Bir kin böyle baklava börekle, susamlı çörekle beslenip büyütülür mü? Şaşakaldım. Baktım ki çaresi yoktur, "iki el kurşun sıkayım bacağına" dedim kendi kendime, "o bir kaç ay yaralı yatar, ben bir kaç yıl mahpus, sıramızı savarız" dedim. Ama beceremedim ağam. Ne hayvanım! Tetiğe bastığım sıra Yakup Ağa da kendini yere atmaz mı? Eyvah. Vurdum kendimi dağlara. Hem koşuyorum, hem ağlıyorum. Ne fayda, olan olmuş. Anamı göresim gelince, arada bir köye inmeğe başladım. Anladım ki benim ağlamam yetmez. Beni vurup anamı ağlatmanız gerekmektedir. Ben de zillete katlanıp töreye sığındım. Hepsi bu. (Ana ile Bacı belirsiz bir şefkatle bakışırlar)
K.HASAN (Oğul'a) Götür bunu yerine. Haydi!
DELİKANLI Peki. (Yürür) Vay anam! (Çocukça). Kolum acımağa başladı ağa. Yaram soğumuş. Ben şimdi..
K.HASAN Yürü!
DELİKANLI Kızma ağa. (Delikanlı ile Oğul çıkarlar)
K.HASAN Kimin kurşunu değdi ki buna?
B.GELİN Benim kurşunumdur. Başını nişanlamıştım domuzun, ama yazık ki
tutturamamışım. Elim kırılsın! (Işıklar söner. Bir ezgi yükselir. İkinci bölüm
başlayana kadar Nene'nin yüzünde bir nokta ışık kalır)

Birinci Bölümün Sonu

İKİNCİ BÖLÜM

Aynı yer
(İşıklar açılır. On gün sonra. Nene yalnızdır. Yanında bebenin beşiği. Silah sandığı kaldırılmıştır)
ZÜHRE (Girer) Nene, Nene!
NENE Buyur kınalı kuzum.
ZÜHRE Ne yaptım, biliyor musun?
NENE Ne yaptın?
ZÜHRE Mustafa'ya süt verdim, içti.
NENE İçti ha?
ZÜHRE Ateşi de düşmüş.
NENE Nasıl anladın?
ZÜHRE On gündür, kimi görse anası sanıyordu. Bugün beni tanıdı, "merhaba Zühre kardeş" dedi.
NENE Çok iyi.
ZÜHRE Güldü de.
NENE Ya?
ZÜHRE Ben sana bir şey diyeyim mi Nene? Bu oğlancığa çok acıyorum. Yakub Dayımı vurduğuna inanasım gelmiyor. Ödleğin biri. "Erkekler harmanda, kadınlar çamaşır yıkamağa gitti, kimse yok, çık dışarı" dedim de, ödü koptu. "Deden beni keser" diyor. Sahi, keser mi Nene?
NENE Bilmem.
ZÜHRE Nene!
NENE De.
ZÜHRE Şimdi ben bu oğlancığı kolundan çeke çeke buraya getirsem, ne olur?
NENE Bir şey olmaz.
ZÜHRE Bizimkiler dönerse, yerine kaçar değil mi? NENE Aklı varsa.
ZÜHRE Bu kadarcık da aklı yoksa, dedeme gerek kalmaz, ben keserim onu.
NENE Al gel öyleyse.
ZÜHRE Nenem benim! (Öper, fırlar, sesi gelir) Korkma, gel! Allahm keskin kılıcından geçeyim ki kimse yok. Gel diyorum tabansız. Haydi.
(Delikanlı girer. Sağ kolu bir şal kuşakla boynuna asılıdır) Geldik Nene.
NENE Nasılsın oğul?
DELİKANLI İyiyim.
ZÜHRE Doğru söylemişim değil mi? İşte bir Nenem, bir bebe. Haa bir de saka kuşum var ama o da bizim gibidir. Ağzı var, dili yok.
MENE Otur oğul.
DELİKANLI Başüstüne. (Sekinin basamağına oturur) Bu kuş ötmez mi?
NENE Ötmez.
DELİKANLI Hiç mi?
ZÜHRE Hiç.
DELİKANLI Niye ki? Çok mukallit bir kuştur.
ZÜHRE Bilmem.
NENE Bir türkü, olsun duymadı ki hey oğul. Hep ağıt dinledi. Nasıl şakısın? Kuşluğu kursağında kaldı garibin.
ZÜHRE Ne güzel dedin Nene.
DELİKANLI Adı nedir?
ZÜHRE Pırpır.
DELİKANLI Ölsün ister misin?
ZÜHRE İstemez olur muyum ama nasıl becereceksin?
DELİKANLI Çok kolay. (İki parmağını dudağının arasına yerleştirip kıvrak bir ıslık çalar) İşte böyle.
ZÜHRE Nene duydun mu, kuş gibi ötüyor. Bir daha öt bakayım.
(Delikanlı neşeli ve uzunca bir islik çalar. Beklerler. Kuş, çok kısa bir ötüş ile karşılık verir) Nene, duydun mu?
NENE Sus.
ZÜHRE (Fısıltıyla) Haydi, bir daha şakı, ne olur.
DELİKANLI Peki.
(Bir ıslık daha çalar. Kuş, hemen yanıt verir. Ve delikanlı ile Pırpır, bir süre, gittikçe coşarak konuşurlar. Zühre bir delikanlıya, bir kuşa hayran bakmaktadır)
ZÜHRE (Dayanamaz bağırır) Nene, Nene, Pırpır kuşluğuna kavuştu, Pırpır türkü söylüyor, Pırpır sevinç içinde! (Kendince oynayarak bir türküye başlar)
NENE Zühre! Zühre!!
ZÜHRE (Durur) Ne var?
NENE Olmaz kızım.
ZÜHRE Sahi, şakımak bana yakışmaz. Kuş değilim ki, Karagillerin torunuyum.
NENE Biri duyar diye kaygılanırım kızım. Yoksa içim parçalanmaktadır. Senin de çocukluğun kursağında kaldı. (Bir sessizlik)
DELİKANLI İstersen, sana İstanbul'u anlatayım.
ZÜHRE (Buruk) Niye?
DELİKANLI Eğlenirsin.
ZÜHRE Panayır mı bu?
DELİKANLI Bin panayır.
ZÜHRE Yok canım.
DELİKANLI Bir dinle de gör. Diyelim, ramazan-. Ver elini Şehzadebaşı. İstanbul'da bir yer. Of of of, insanlar baharda dere gibi akıyor. Çocuklar, gençler, yaşlılar, kızlar, kadınlar.
ZÜHRE (Şaşar) Yalan!
DELİKANLI Yalanım varsa anam ölsün.
ZÜHRE Peki, inandım.
DELİKANLI Bir kıyamettir kopuyor. Derken bir kahvehane. Kapıdan bir göz atıyoruz. İçerisi tıklım tıklım. Duvarlarda aynalar, resimler. Tavandan parlak toplar,renkli fenerler sarkıyor. Biri başlıyor.. (Söyler) "Adam aman. kuzusu.. / Çay aktı, göl kurudu, nerden içsin kuzu su?" Rakibi, bu kafiyeye uygun bir cinas buldu, ne âlâ. Bulamadı mı, rezil kepaze.
ZÜHRE Bulsun, yazıktır.
DELİKANLI Peki. (Söyler) "Yaktı beni kül etti bir ananın kuzusu.."
ZÜHRE Nene, duyuyor musun?
NENE He.
ZÜHRE Ne güzel anlatıyor değil mi?
NENE He.
ZÜHRE Sonra?
DELİKANLI Semai kahvesinden çıkıyoruz. Dışarısı mahşer. Vay vay vay. Hemen yandaki kıraathaneye giriyoruz. Aman Allah, karagöz var.
ZÜHRE Nene!
NENE Sus!
ZÜHRE Eyvah!
ZÜHRE Ne oldu?
DELİKANLI Şimdi anlarsın. (Şalla asılı kolunu öne arkaya sallayarak) "Her ne kadar kusur ettekse affola. Yarın akşam Tahir ile Zühre oyununda buluşalım vesselam!"
ZÜHRE (Ağlamaklı) Bitmiş..
DELİKANLI İstanbul'da oyun biter mi? İşte, bir çadır, önünde de Kesik Baş.
ZÜHRE O da ne?
DELİKANLI (Kolu ile boynunu örter. Başını sağa sola çevirerek) "Gövdem yok diye üzülmeyin! Ne gam! Ya kafasız olsaydım?" (Zühre güler, Nene'ye bakar, o da gülüm-semektedir, rahatlar. Delikanlı itiliyormuş gibi yaparak) Dur babalık, itme, kesik başı seyrediyoruz, yapma kardeşim, etme teyzeciğim.. Aman aman aman, kalabalık aldı bizi kucağına götürüyor. Ooooo! Kel HasanEfendinin tiyatrosunun önüne gelmişiz. Kapıda mızıka çalıyor. (Mızıkayı taklit eder) Girelim mi?
ZÜHRE Bir de soruyor.
DELİKANLI Giriyoruz.
ZÜHRE Nene!
DELİKANLI Kadınlar bir yana, erkekler bir yana. Tozdan dumandan ferman okunmuyor. Tak tak tak! Bu da nesi! Başlıyor galiba. Başlıyor ya. Perde açılıyor nazlı nazlı. Alkıştan dam çökecek. Anam anam anam. Allı pullu elbisesiyle bir hanım çikageliyor.
ZÜHRE Yalan!
DELİKANLI Bu bir şey mi? Daha neler var neler.
ZÜHRE Çabuk ol.
DELİKANLI Başlıyor şarkıya.
(Şalı dine alır, evire çevire bir kantoya başlar)
(Kapıya vurulur)
NENE Kapı. (Duymazlar) Kapı diyorum Zühre! (Delikanlı susar. Kapı bir daha vurulur)
ZÜHRE (Sessizce tepinir) Iıııııı. Geldiler! (Delikanlı kaçar)
ANA (Sesi) Açın! Biziz.
ZÜHRE Ne güzel eğleniyorduk.
NENE Yine eğlenirsin kınalı kuzum.
ZÜHRE Ne zaman?
(Kol demirini kaldırır, kapıyı açar. Kadınlar ellerinde tokaçlar, sepetler içeri girerler. Taşıdıklarını yere koyup çökerler. Küçük Gelin beşiğe koşar, bebeyi kucağına alır)
KADINLAR Aaaaaahhh..
NENE Yoruldunuz değil mi?
ANA Eh. (Zühre, kapı kanadının arkasında durmaktadır) Zühre, kapıyı kapasana kızım!
(Zühre, kapıyı kapar umutsuzca. Kol demirini öfke ile indirir. Kız ile Ana bakışırlar)
NENE Geç kalmadınız mı?
ANA Kese yoldan gelelim dedik..
HALA Mezarlıktan.
 ANA Orada oyalandık biraz.
NENE Anladım.
ANA Biri şarkı mı söylüyordu avluda, ana?
NENE (Bir an kararsız durur) Evet.
B.GELİN Kim söylüyordu?
 ZÜHRE Mustafa.
KADINLAR Oooooo.
ZÜHRE Durun, oturun biraz, kızmayın ne olur. İstanbul'u anlatıyordu. Kadınları, kızları, oyunları.. Kuşu bile güldürdü. Size de yazıktır, he deyin de sizi de güldürsün..
B.GELİN Yetti! (Ayağa fırlar) YEĞEN Sus gayri. (O da fırlar)
B.GELİN Biz o eli kanlının ölmediğim düşündükçe yaşadığımıza yanmaktayız.
YEĞEN O yılanı hoşça tutmak bize haksızlık değil midir?.
 B.GELİN Ve de babamızı aşağılamak değil de nedir?
 YEĞEN Nasıl izin verdin Nene?
 NENE İzin vermedim.
ZÜHRE (Kısık) Vay başıma!
NENE Ben istedim.
B.GELİN Sen mi istedin?
NENE Ben ya. Ölüm sessizliği az kaldı beni bile yıldıracaktı. Ölümü nazlandirmağa gelmez hey kızlar! Siz sevgiyi şımartmağa, sevinci azdırmağa bakın! Hepiniz için ağladım. Hepiniz yerine de ağlarım. Zühre!
 ZÜHRE Buyur Nene.
NENE Çağır oğlancığı gelsin de gülün biraz! HALA Ana, etme!
NENE Ettim bile.
(Ziihre koşarak çıkar) ANA Daha ocak yakacağız, aş yapacağız. Toparlanın!
(Kadınlar, getirdiklerini evin içine taşırlar) NENE Küçük gelin!
K.GELİN Efendim Nene?
NENE (Çevreyi dinleyerek) Otur.
K.GELİN (Oturur) Oturdum.
NENE Yalnızız değil mi?
K.GELÎN Evet.
NENE Zühre'nin sesini kolluyorum ama yüzünü okuyamıyorum. Bir bak bakayım, ne diyor yüzü. Sonra bana anlatırsın, he mi?
K.GELİN Olur Nene.
NENE Aferin.
ZÜHRE (Sesi) Geliyoruz!. (Girerler. Kimsenin olmadığını görünce Zühre'nin neşesi kaçar) Ötekiler nerede? Hiç değilse anam dinleseydi.
NENE Hele başlasın, duyan gelir.
ZÜHRE Başlasın öyleyse. (Koşarak yerini alır. İkidebir, K.Gelin 'e gururla bakacaktır)
DELİKANLI Beni soytarı ettin Zühre kardeş ya, neyse. Al sana gözüm, bir tombul hanım daha. Of ooofff! Alkış, ıslık, laf atma gırla. (Seslendirir "Gerdan değil, ekmek kadayıfı!", "Ben senin gözünün yağını yiyeyim anam!", "Yesun oni nenesi!." (Zühre ile K.Gelin gülüşürler) "Afiyet bal olsun yiğenim!" (Gürler "Susun bee!." Abovvv, Millet suspus. Kadın başlar. (Düettonun ilk dörtlüğünü söyler. Dörtlük bitmeden Hain ile Kız görünecekler, yavaş yavaş öne gelecek ve merakla izleyecekler)(Kendi sesiyle) Hoppalaa!
ZÜHRE (Oyuna katılır) Ne oldu?
DELİKANLI Ne olacak, yatık fesli, ceket omuzda, yumurta topuk, bıçağı kuşağında bir kopuk, birdenbire sahneye dalmaz mı?
KIZ (Heyecanla) Kadını vuracak bu rezil!
ZÜHRE Amananaa..
KIZ Ya ne yapacak?
DELİKANLI Şarkı söyleyecek o da.
KIZ (Şaşar) Anaaaaa..
(Hepsi gülerler, sonra güldüklerine pişman olurlar)
DELİKANLI Aldı adam, bakalım ne dedi? (Ana da gelir. Gözııcuyla Zühre'yi inceler)
Aldı kadın, bakalım o ne dedi?
(Yeğen de getir. İlgisizmiş gibi görünmeye çalışır)
(B.Gelin elinde tüfekle belirir)
ZÜHRE (Görür) Haaymır. (Delikanlı'ya siper olur)
B.GELİN Kahpenin.. Çekil önünden Zühre!
ZÜHRE Hayır!
B.GELİN Çekil!
ZÜHRE Nene! (Nene ayağa kalkar. Çaresizdir)
NENE Ne oluyor?
B.GELİN Çekil, diyorum.
ANA Dur gelin.
B.GELİN Karışma ana! Hele bu kancığın işini bitireyim,sonra beni töreyi bozdu diye karalayın, alçaklayın!Zühre, çekil!
ZÜHRE Çekilmem gelin abla. B.GELİN Zühre, kardeşim, kurban olayım kaç kurşunu-mun yolundan.. Cayamam artık.
ZÜHRE Yapma ne olur.. Ben bu oğlanı seviyorum gelin abla. Diyiverdim işte. Gayri ötesini sen düşün! İlle vu-racaksan, beni de vur! Senin gibi, halam, anam, nenem gibi güçlü değilim ben. Dayanamam gelin abla.
B.GELİN (Çaresizlikten inler) Aahhhhh...
ZÜHRE Korkuyorum Nene!
(Kız, yanına yaklaşmış olan B.Gelin'in sırtına vurur apansız. B.Gelin dizlerinin üzerine düşer. Ana tüfeği çekip alır. B.Gelin yere kapanır, sessizce ağlar. Bir sessizlik)
ZÜHRE (Koşar) Anam! (Anasına sarılır)
KİZ (Okşayarak) Demek şu avrat mukallidi oğlanı sevdi n ha?
ZÜHRE (Utanarak) Sus ana! Ağzımdan kaçlı. Ben nasıl bakacağım herkesin yüzüne? Ne hayvanım! (Kapı vurulur)
HALA Kapı!
K.GELİN Geldiler.
K. HASAN (Sesi) Açın! (Kadınlar bakışırlar)
NENE (Seslenir) Açıyoruz Hasan'ım. (Kadınlar'a) Hiçbir şey olmadı, anlaşıldı mı? Haydi, herkes işine gücüne. Oğul sen de yerine. Zühre, kapıyı aç kınalı kuzum!
(Zühre kapıya yürür, Delikanlı çıkışa. Bakışmazlar. Hala ile Kız, B.Gelin'in koluna girer, çıkarırlar. Ana, tüfeği Yeğeıı'-e uzatır. Yeğen de çıkar)
ANA Aç!
(Zühre kol demirini kaldırır, kapıyı açar. K.Hasan ve Oğul girerler. İkisi de tüfeklidir)
K.HASAN Bir şey mi vardı?
NENE Ne olacak, gelin bebeği emziriyordu. Kusura kalma. Hoşgeldin!
K.HASAN Hoş bulduk. (Tüfeğini merteğe yaslar. Oğul ile Zühre kapıyı kaparlar)
ANA Karnınız açsa, şimdi..
K.HASAN Telaşın ne? Daha erken. (Oğul'a) Sen git te şu ite bir göz at, bakalım ne yapıyor?
ZÜHRE (Coşkuyla) Mustafa çok iyi dedeciğim. Ateşi de düş.. (Yaptığı yanlışı anlar, korkuyla susar)
K.HASAN (Barut kesilir) Nereden biliyorsun ateşinin düştüğünü? Kadın! Ne diyor bu?
ANA Az önce ben yokladımdı da..
K.HASAN Sana da yasak ettimdi kadın! Kimse ilgilenmeyecek o itle, hiç kimse. Anlaşıldı mı? Bir gün elbet canına tak diyecek namussuzun, "Beni salıverin dışarı" diye yalvaracak. O günü bekliyorum ben. Salıvereceğim namerdi. Eşiği atladığı an, gravvv.. dedem için köpek! Gravvv.. (Kuş kısaca öter) Babam için namussuz.. (Öç ateşiyle tutuşmuştur!) Gravvvv.. (Kuş, neşeyle şakımağa başlar. Kara Hasan inanamaz, bozulur da) Niye şakıyor bu? (Kuş şakır) Sus ulan! (Kuş şakır olanca neşesiyle) Sus diyorum hayvan! (Kuş şakımayı arttırır. Nene ile Ana, güldüklerini belli etmemeğe çalışırlar) Hayvan oğlu hayvan! (Hışım gibi çıkar)
NENE Bu sevgi çığlığıdır Hasan'ım. Bastırmağa senin bile gücün yetmez.
(Zühre koşup Nene'sine sarılır. Kuş şakımaktadır, ışıklar sönerken, bir ezgi yükselir)

BİRİNCİ PERDENİN SONU

İKİNCİ PERDE

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Aynı yer

(Ertesi sabah. Nene, her zamanki yerindedir. Bastonu ile yere vurur, merakla bekler, Küçük Gelin gelir)
K.GELİN Buyur Nene!
NENE Gün ışıdı, değil mi?
K.GELİN Işıdı ya.
NENE Zühre kalkmadı mı daha?
K.GELİN Uyandı da kalkmıyor.
NENE Hasta mıdır?
K.GELİN Yoo. "Ölürüm de aşağı inmem!" diyor.
NENE Deli bu çocuk.
K.GELİN Akşam ağzına bir şey koymadıydı. Şimdi de "ölürüm, yemem!" diyor.
NENE Delinin önde gideni bu.
K.GELİN Bütün gece ağladı.
NENE (Derin bir acıyla) Deme!
K.GELİN Ağlamasın olur mu Nene? Zühre bilmez mi, bu sevginin yolu açık değildir.
NENE Değil midir?
K.GELİN Değildir Nene.
NENE Niye ki?
K.GELİN Etme Nene! O eli kanlının, Zühre'nin eri olmasına bu evde kim razı gelebilir?
NENE Sen razı gelmez misin küçük gelin?
K.GELİN (Bir sessizlik) Gelemem Nene. (Oturur) Nasıl geleyim? Erimi bitirenin bu domuz oğlan olduğunu bile bile. Ben bağışlasam, büyüyünce oğlum bağışlamaz.
NENE Rüzgâr ekersen fırtına biçersin elbet. (Elini uzatır;K. Gelinin omuzunu arar, bulur, sıkar) Ama sen yüreğini söyle, yüreğin ne diyor? Dün okudun Zühre'nin yüzünü.
K.GELİN (Önüne bakarak) Okudum.
NENE Dehaydı!
K.GELİN Bir oğul verecek kadar sürdü ama ben de bildim sevgiyi..
NENE Nedir sevgi?
K.GELİN İnsanın kendini sebil etmesidir.
NENE Doğru bilmişin küçük gelin. Öyleyse bana arka çıkacaksın. Destek olacaksın. Ben buncağızları evlendirmeyi kurmaktayım.
K.GELİN (Ayağa kalkar) Olmaz Nene. Boşa tüketirsin kendini.
NENE Bilirim, çetin iştir. Dağı dağa kavuşturmaktan zordur.
K.GELİN Kayınbabam he der mi?
NENE Demez.
K.GELİN Kaynım he der mi?
NENE Demez, o da demez ama biz kadınlar, siz kadıncıklar bir he dedik mi, yün yumağı gibi çözülür gider bu iş.
K.GELİN Arada kan olmasa iyiydi.
NENE Tetiği çeken odur ama öldüren kim?
K.GELİN (Şaşar) Kimdir?
NENE Kim olacak? Biraz onlar, biraz biz, hepimiz. Sütümüz zehir; ninnimiz beddua. Gel küçük gelin, seninle ben, ne güzelse onu yapalım, kör kuyuya atalım!. Var mısın?
K.GELİN .. Sen bilirsin Nene.
NENE Hiçbir iş, doğurup büyütmekten daha güç olamaz. Çare yok, bu işin de üstesinden geleceğiz. Bir de bakacağız ki kör kuyunun ağzında gelincikler açmış, düğün çiçekleri bitmiş.
K.GELİN Peki Nene, ben he diyorum.
NENE Sağ ol küçük gelin! Sağ ol.
K.HASAN (Girer, arkasında Oğul. İkisi de giyimlidir. K.Gelinayağa kalkar) Bizi yalnız bırak!
 K.GELİN Başüstüne. (Baş eğer, çıkar)
 K.HASAN Ana! NENE Buyur Hasan'ım.
K.HASAN Akşam kadınların yanında söyleyemedimdi..
NENE Şimdi söyle oğul, yalnızız.
K.HASAN Anlaşılan köyün kulağına kar suyu kaçmış.Muhtar dün ağzımı yokladı. "O delişmen oğlan size
sığınmış, doğru mudur?" der.
NENE (Telaşlanır) Sen ne dedin?
 K.HASAN "Hayır" diyemedim, yalandır.
NENE Töremizde sığınanı teslim etmek var mıdır oğul?
K.HASAN "Evet" demeğe de dilim varmadı.. NENE Hah.
K.HASAN ..yürüdüm geçtim.
NENE İyi etmişin.
K.HASAN O iti, kimseye kaptırmak istemiyorum. NENE (Yüzü aydınlanır) Ben de.
K.HASAN Biz tarladayken muhtar gelip te..
NENE Gelsin!
K.HASAN ..eve göz atmak isterse..
NENE İstesin!
K.HASAN ..sokma içeri ana!
NENE Gözün arkada kalmasın, sokmam oğlum. Ne içeriyaban alırım, ne dışarı can veririm. Güven bana. K.HASAN Güvenmez miyim ana?
NENE (Dargınmış gibi durur) Güvenmezsin ya.
K.HASAN Ben ha?
NENE Sen elbet. Güvensen sözümü dinlersin.
K.HASAN Sözünden dışarı çıkmışlığım var mıdır?
NENE Vardır.
K.HASAN De!
NENE Gayrı silah taşımayın diyorum, dinlemiyorsunuz!
K.HASAN Silahsız olur mu ana?
NENE Çolakgillerde er kalmadı. Kadınlarından mı korkarsınız?
K.HASAN Hepsi silahlıdır.
NENE Silahsız erkek, daha erkektir oğul!
K.HASAN (Bağırır) Kendim için mi taşırım ben bu uğursuz mereti? (Oğul'u gösterir) Derdimiz bu değil midir? Çevresinde çoban köpeği gibi dönüp durmaktayım, bir kahpeliğe kurban gitmesin diye.. Başka ne yapabilirim ana? Koca delikanlıyı, gelinlik kız gibi eve kapa-tamam ya.. Tarlaya gidecek, ağıla bakacak, kahveye çıkacak, köy meydanında dosta düşmana boy gösterecek. Yoksa, bu ne bileksiz, bu ne yüreksiz erkekmiş deyip adamdan saymazlar. Adamdan sayılmayacaksa, ölmesi daha iyidir. (Ana görünür, sessizce izler)
NENE (Anaca) Öyleyse çocuğu arada bir yalnız ba sına bırak oğul! Bırak ki bileğini, yüreğini kullanmasını öğrensin. (Bir sessizlik) Silahsız helaya inemiyor.
OĞUL Nene!!
NENE Kızma çocuk. Gözünüzü açıp kapasanız duymaktayım.
OĞUL (Kızgın) Bak Nene..
K.HASAN Tamam oğul. Gidelim. (Merteğe asılı tüfeğini ahr) Aç kapıyı. (Oğul, kapıyı açar, bekler) Sen silahını evde bırak oğul. Nenen doğru söyler. Benimki yeter. Bana korkak desinler. (Oğul, kararsız durur, Ana ilerler, elini uzatır)
ANA Ver! (Silahı alır)
K.HASAN Gidelim.
(Çıkar, Oğul da. Ana kapıyı kapar, kol demirini indirir)
NENE As o pis tüfeği şuraya. (Eliyle K.Hasan'ın tüfeğiniastığı yere vurur. Ana, asarken) As da yamacıma otur. Bir konuşalım seninle.. (Ana oturur) Ne edeceğiz koca gelin?
ANA Şaşakalmışımdır.
NENE Şimdi bu oğlanı gizliden bıraksak, belki canı kurtulur ama, bize sığınmıştır diye, bir daha da adamdan saymazlar.
ANA Saymazlar.
NENE Adamdan sayılmayan bir delikanlı da, ölene dek can çekişir.
ANA Doğru dersin ana.
NENE Bunu bilip dururken ben oğlanı bırakmağa kıya-mam koca gelin! Sen?
ANA Demesi zor ama deyim. Ben de kıyamam. Çünkü bu zillete anası ağlamasın diye katlanmaktadır. Anasını, yiğitliğin şanından aziz bilmektedir.
NENE Ne edeceğiz öyleyse?
ANA Zühre'nin boşboğazlığından sonra evde kalması da yakışık almaz ana!
NENE Zühre kaptırmıştır kendini, dolu dizgin gider.
ANA Bir biz bilsek, belki küllerdik. Gelinler bile bilmekteyken, hiç yakışık almaz.
NENE Peki, ne edeceğiz?
ANA Dedim a, şaşakaldım.
NENE Haa, ben kalmadım ama koca gelin! Demek ki beni dinleyeceksin. Lamı cimi yok. Bunlara söz keseceğiz ki..
ANA (Zıplar) Anaaal.
NENE (Gülümser) Ne oldu, aklın mı sıçradı?
ANA Bir de sormaktasın, sıçramasın mı?
NENE Sıçrayacak kadar aklın vardı da niye düşünüp bir çare söylemedin? Ne edeceğiz diye sana üç kere sordum. Mızıldanma gayri. Tek çare, bunların başını bağlamaktır. Oğlan evde kalır, kalması yakışık alır. Şeker gibi kız, yağ gibi çocuk. Unu mu esirgeyeceğiz? Karıphelva yapalım, bu iş bitsin. (Bastonunu yere vurur)
ANA Ana..
NENE Bir düşün, iyi düşün, derin düşün! (Bir daha vurur)
YEĞEN (Girer) Buyur nene.
NENE Zühre odasında mıdır?
YEĞEN He.
NENE Yalnız mıdır?
YEĞEN Yanında küçük gelin vardır.
NENE Ne ederler?
YEĞEN Ne bileyim?
NENE Çağır, gelsin.
YEĞEN Anasına derim. O çağırsın. (Döner)
NENE Niyeymiş o?
YEĞEN (Durur) Zühre'nin yüzünü görünce içimden tükürmek geliyor. (Çıkar)
ANA Duydun değil mi ana?
NENE Duydum.
ANA Nasıl başedeceğiz bu densizlerle?
NENE Üzülme koca gelin, hangi işimiz zahmetsiz ki. Haydi görümceni, kızını, yeğenini, gelinlerini topla da anlat. Neneniz böyle düşünür de. Sizden yardım istiyor de. Sevene yılan bile dokunmaz, de. De işte! Oyun bozanlık etmezlerse, ben bu işi bu akşam kotarırım. Kin evi, düğün evi olur. Haydi kızım. (Ana çıkar)Hey benim güzel Tanrım! İyi Tanrım! Hoş Tanrım!Seni bir gün olsun kendim için rahatsız ettim mi? Etmedim.Hiç para, pul, mal, mülk istedim mi senden? İstemedim.Halimden şikayetçi oldum mu? Olmadım.(Zühre girer. Takılar takmıştır) Kurban olayım, Şimdi canım dardadır, Yüzümü kara çıkarma! Zühre benim kuzumsa Senin de kulundur, Bir başıma bırakma beni! Oh benim.. (Durur) Kim o?
ZÜHRE (Çekingen) Benim Nene.
NENE Gel! (Zühre yürür) Sen şıngırdıyorsun..
ZÜHRE Küçük gelin takılarını bana taktı.
NENE Oyalan diyedir. Aferin ona. Otur! (Zühre oturur) Pek güzel olmuşun.
ZÜHRE Nasıl bildin?
NENE Bilmem mi? İçim ışıdı.
ZÜHRE (Sarılır) Nenem benim.
NENE Biri gelmeden beni ahırın kapısına kadar götür.
ZÜHRE Götürmem.
NENE Beni bırakır dönersin.
ZÜHRE Bırakmam.
NENE Bir hatır soracağım.
ZÜHRE Konuşma o domuzla.
NENE Ne etti ki?
ZÜHRE Daha ne etsin? Aklımı darmanduman etti. Ben o sözleri söyler miydim? Şaşırttı, boşboğaz etti, yüzünü şeydan görsün! Canı cehenneme! Uykumu gavur etti. Büyük geline acırdım. Ona düşman etti. Atalım o domuzu bu evden. Nene. Yoksa biteceğim. Tay mıdır bu, buzağı mıdır, görünce içimden sarılmak geliyor. Rezil etti beni.
NENE (Kalkar) Tut elimi. (Zühre de kalkar. Nenenin eliden tutar) Yürü!.. Yavaş yürü!. Ne yapıyorsun, uçmaktayız Zühre!.. Zühre derim.. (Hızla çıkarlar. Bir an sonra Zühre, neşe içinde döner)
ZÜHRE (Kuşa seslenir) Hey benim aptal Pırpır'ım. Ne yapıyorsun? Ne güzel susup durmaktaydın, değil mi? Dünyadan haberin yoktu. O domuza kanıp ta şakımayı öğrenir misin? (Delikanlı girer. Kolu iyileşmiştir) Böyle arpacı kumrusu gibi düşünürsün şimdi. Ama üzülme, bem seni avuturum da beni kim avutacak? Ben ne edeceğim? O salak oğlan için yanıp tutuşmaktayım Pırpır. (Delikanlı geri dönmek ister, gürültüsüne Zühre döner. Korkar) Nenee!!!
DELİKANLI Sus, bağırma. Nenen yolladı beni. Zühre seni ister dedi.
ZÜHRE Yalan demiş Nenem.
DELİKANLI Peki. (Döner)
ZÜHRE Dur! Biraz kal. hava alırsın.
DELİKANLI Sağ ol.
ZÜHRE İyi misin?
DELİKANLI İyiyim. (Bir sessizlik)
ZÜHRE Ben de iyiyim. Çok iyiyim. Akşam tıka basa yedim. Gece bir derin uyudum. Sabah kuş gibi uyandım. Sen?
DELİKANLI Ben dedene yalvarmağa karar verdim.
ZÜHRE Ne için yalvaracaksın?
DELİKANLI Beni bıraksın diye.
ZÜHRE Delirdin mi sen?
DELİKANLI Yetti gayri.
ZÜHRE Gideceksin ha?
DELİKANLI Başka ne edeyim?
ZÜHRE Vururlar seni.
DELİKANLI Vursunlar.
ZÜHRE Ama yazıktır sana.
DELİKANLI Böyle daha yazıktır.
ZÜHRE Niye?
DELİKANLI Diyemem.
ZÜHRE Ölümü öp, de.
DELİKANLI (Parlar) And verme!
ZÜHRE Kızma canım. Öyleyse., ben çıkayım, sen de kuşa anlat.
DELİKANLI Arkanı dön, yeter.
ZÜHRE Döndüm işte. Haydi. Anlat. (Arkasını döner) Haydi!
DELİKANLI Pırpır kardeş! (Kuş neşeyle öter) Seni seviyorum. (Kuş yine öter) Ama ablanı senden daha çok seviyorum.
ZÜHRE Yalan!
DELİKANLI Yalansa Allah'ın kılıcından geçeyim.
ZÜHRE Yalansa geç!
DELİKANLI Anladım ki ey Pırpır, ablanı anam kadar sevmeğe başlamışım.
ZÜHRE Pırpır! Canım Pırpır! Sen de ona de ki ablam da seni Nenesi kadar sevmektedir. (Kuş şakır)
DELİKANLI Şakıyacak ne vardır ey aptal kuş?
ZÜHRE Seviniyor zavallı.
DELİKANLI Aklı olsa ağlardı.
ZÜHRE Niye ki?
DELİKANLI Nasıl anlatayım? Ablasını düşündükçe burnumun direği sızlamaktadır. Yüreğim kayıp kayıp gidiyor. Bir el atımı uzağımdadır, saçının teline bile dokunamam. Gözümün önünde salınır, bakmama izin yoktur. Konuşmağa can atmaktayım, birlikte susmamız bile suç. Ne edeyim ben böyle yaşamayı? Bu yüzden
başımı alıp gitmek isterim.
ZÜHRE Ya ben ne edeceğim?
NENE (Sesi) Zühre! Beni al!
ZÜHRE Geliyorum Nene! (Koşarak çıkar. Delikanlı dönerek Ziihre'yi izler. İçerden bir çığlık yükselir. Bir yandım Nene ile Zühre, öte yandan kız girerler)
KIZ (Heyecanla) Aman nene! Olmadık işler oluyor. (Bir çığlık daha) Halam, yeğeni dövmektedir.
NENE İyi ediyor. Eline sağlık. (Dinler) İki şaplakta bitirdi işini. Aferin kızıma! (Geçer, yerine oturur) Kızgın demire su dökmekteyiz. Cazırdamadan olur mu? Zühre, Mustafa'yı yerine götür, haydi. (Zühre önden yürür, Delikanlı arkasından. Zühre, bir an geri dönüp bakar, yürür. Çıkarlar) Kız! Anlat hele, halan niye kızdı?
KIZ Anam böyle böyle diye anlatınca ben hemen razı geldim.
NENE Yok razı gelmeyecektin? Senin civcivin o!
KIZ Yeğen çılgına döndü ama.
NENE Büyük gelin?
KIZ O susmaktadır.
NENE Bu kötü.
KIZ Sonunda halam da kızdı birdenbire, köpürdü, taştı..
NENE ..bizim ırmağa karıştı, değil mi? Aman bu çok iyi. Senin halan dövme demirdendir, bükülür, kırılmaz; ezilir, bozulmaz. Aman bu çok iyi. Bu işi başardık say! (Ana kaygı ile girer. Hala da)
HALA (Öfkelidir) Hiç sevmemiş ki bunlar. Hep sevilmişler. Ne acımayı bilmişler, ne bağışlamayı. Tamamdır ana! Ağam, duyunca kızılca kıyamet mi koparırmış. Koparsın! Canımızı mı yakarmış. Yaksın! Şu kısır karıyla şu kız kurusu beni de çıldırttı. Sonuna kadar varım. Emret, oğlanın evine gideyim. Şimdi. Canımı alacak değiller ya. Hey kadınlar derim, bize kanı balla yuğmak yaraşır derim, gelin şu oğlancıkla şu kızı baş-göz edelim derim.. Yalvarırım, ağlarım..
ZÜHRE (Köşede belirir) Artık gerekmemektedir.
ANA Niye?
ZÜHRE Mustafa, aldı başını gitti.
NENE Neeeee? (Donup kalırlar. Işıklar sönerken bir ezgi yükselir. Dördüncü bölüm başlayana kadar Nene'nin yüzünde bir nokta ışık kalır)

Üçüncü Bölümün Sonu

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Aynı yer

(Işıklar açılır. Nene yerinde ve yalnızdır. Aynı gün, akşama doğru)
NENE (Bastonunu yere vurur) Ben sıkıldım, gelin! (Vurur) Hepiniz gelin! (Vurur) Çabuk gelin! (Vurur) Bunaldım derim, gelin haydi!..(Ana, Hala, Kız, Küçük Gelin, Büyük Gelin ve Yeğen ar darda girerler)
Beni yalnız bırakmayın bugün. Tepemde bulutlar toplamaktadır. Oturun! Konuşun! Halleşin!
ANA Peki ana.
(Ana, Hala, Kız bir öbek oluşturur, Büyük Gelin ile Yeğen bir başka öbek oluştururlar. Küçük Gelin, sekinin öbür ucunda ayakta bekler; kucağında bebesi)
NENE Her bir şeyi oya gibi ince ince düşünmüştüm. Karış karış yürütmekteydim. Hey deli oğlan! Kaçmakla her şeyi alt üst ettin! Kısacası ayıp ettin!
YEĞEN Başka ne beklenirdi o soysuzdan Nene?
HALA Sen sus hele.
NENE Zühre! Zühre burada mıdır?
KIZ Odasında.
NENE Ne eder?
KIZ Çıtı çıkmamakladır.
NENE Biri buraya indirsin. Yıkılmışa yalnızlık iyi gelmez. (Hepsi birbirine bakar) Ne oldu? Kimse kalkmadı ayağa.
KIZ Kapısını kilitlemiştir ana.
K.GELİN Beni bile almadı yanına.
NENE Bir çare bulmalı, aşağıya indirmeli, bizimle olmalı.
B.GELİN (Ayağa kalkar) İzin varsa, Zühre'yi ben alıp geleyim.
NENE Etme büyük gelin. Zühre sana kırgındır. Sesini duyunca kapısına bir kilit daha vurmaz mı?
 B.GELİN Sanmam Nene. Sesimden anlayacaktır ki dostuyum. Neden dersen, be de erimin kuzusuydum. Yüzüme bakarken sevgiden gözleri dolardı. Bebem olmuyor diye utanıp ağlasam, "sen kendin bebesin" der, kucağında gezdirir, onurumu kollardı. Devrilip gidince kinim boyumu aştı. Öfkeme dizgin vuracağıma, kamçı vurdum. Bilirim, yanlış ettim ama ettim. Zühre de bu sabah ersiz kalmıştır. O da adak mumu gibi yana yakıla bitecektir. Bizden biri olmuştur gayri. Vursa, kılım kıpırdamaz; kesse, kanım akmaz. Ne istese yaparım. (Bir
sessizlik)
NENE Peki büyük gelin. Al, gel Zühre'yi. (Büyükgelin çıkar)Bu domuz oğlan kaçmayacaktı. Büyük gelin bile yatışmış, baksanıza.
ANA Sevgi çorbası pişiriyorum de, yeter ana. Tuzunu alan kadın gelir. Er gelir, geç gelir ama gelir.
NENE Bu hınzır oğlan kaçmasa, çok iyiydi.
HALA Hoş tutardı Zühre'yi.
KIZ Şarkı, türkü, taklit., eğlendirirdi de.
HALA Biz de eğlenirdik bari.
KIZ Doğru dedin.
HALA Yine elimiz boğrümüzde kalakaldık. (Sessizlik)
ANA Birazdan bizimkiler dönecek. Bakacaklar ki oğlan yok.
HEPSİ (Kaygılı) Yaaaa.
ANA Ne diyeceğiz? Ne edeceğiz?
HEPSİ (Korkulu) Aaaah.
NENE Eşek oğlan! Hepimizi kuru ot gibi yaktı gitti. (Bir gürültü olur, hepsi o yana dönerler. Delikanlı, toz toprak içinde girer. Kadınlar ayağa fırlarlar) Ne var? Ne oluyor?
DELİKANLI Benim Nene?
NENE (İnanamaz) Sen misin oğul?
DELİKANLI Evet Nene.
NENE Geri döndün ha?
DELİKANLI He. (Bir sessizlik olur)
YEĞEN (Sevinçle dışarı koşar) Zühre!.. Gözün aydın Zühre!.. Zühre!.. Zühre!..
NENE (Gülümser) Noksanımız kalmamıştır kadınlar.
ANA Nasılsın oğul?
DELİKANLI Sağ ol ana.
HALA Su ister misin?
DELİKANLI İsterim ya. Ciğerim yanmaktadır.
KIZ Şimdi getiririm. (Koşarak çıkar)
NENE Ne ettin sabahtan beri?
DELİKANLI Ne edeceğim? Deli dana gibi dolanıp durdum. Baktım, başka çıkarı yoktur. Dönüp geldim.
NENE Heh heh.. Biz de bu evi muhkem ev biliriz. Adam bizden habersiz, isteyince giriyor, dileyince çıkıyor.
DELİKANLI Zühre'yi istemeğe geldim Nene. (Ana ile Hala, gülmelerini tutarlar)
NENE Biz kadınlar he demekteyiz. Hu akşam da dedesinden istersin.
DELİKANLI Verir mi ki?
NENE Hele bir iste.
DELİKANLI İstese de veremez Nene.
NENE Ee?
(Kız, elinde küçük bir bakraçhı girer)
DELİKANLI İzin verirseniz, Zühre'yi kaçırmak isterim. (Kız, elindeki bakracı düşürür)
NENE Sen deli misin?
DELİKANLI Akıllı olsam kendi ayağımla dönüp gelirmiydim?
ZÜHRE (Sesi gelir) Mustafaaaa! (Koşarak girer) Musta-fam!.... Canım!....
(Sarılır. Bir süre, soluk bile almadan öylece kalırlar. Büyük Gelin ile Yeğen görünürler. Kadınlarla birlikte Zühre ile Delikanlıya bakarlar. Kuş bir kaç kez öter)
NENE (Toparlanır) Aptal aptal baktığına yemin ederim. Kız, al bakracı yerden! (Kız, gözünü ayırmadan bakracı yerden alır)
ZÜHRE (Koşar, sevinçle nenesine sarılır) Nene!
NENE Dur hele. Önce oğlanı yerine götür. Haydi oğul! Bizden canımızı istemektesin. İzin ver, bir soluk alalım.
ZÜHRE (Kuş gibidir) Gel, gel!
(Delikanlının elinden tutar, çeker. Çıkarlar)
 KIZ Sahiden deli bu! Soysuz! Namussuz! (Bakracı yere vurur) Kızı kaçırmağa gelmiş. Açık açık ta
söylemektedir. Duydunuz değil mi? Zühre'yi alıp kaçıracakmış. Bir de izin ister.
B.GELİN Babamız razı gelmezse, başka çare var mıdır? KIZ Ne der bu?
B.GELİN Doğruyu derim. KIZ Bu doğru mudur?
B.GELİN Babamıza açarız. Razı geldi, ne iyi. Gelmezse, bırakalım kaçsınlar.
(Derin bir sessizlik. Kapı vurulur)
 K.HASAN (Sesi) Açın! Benim!
NENE Zühre! Kapıyı aç! (Yavaşça) Çekilin!(Zühre koşarak içeri girerken, kadınlar hızla çıkarlar. Yeğen döner, bakracı alır)
K.HASAN (Sesi) Haydi!
(Zühre kol demirini kaldırır, kapıyı açar. Kara Hasan girer,silahsızdır. Zühre, kapıyı kapamaz, Oğul 'un da girmesini bekler)
NENE Hoş geldin Hasan'ım.
K.HASAN Kapa kapıyı!
ZÜHRE Dayım yok mudur?
K.HASAN Kapa kapıyı dedim.
ZÜHRE Peki dede.
(Zühre kapıyı kapar, kol demirini vurur)
NENE Otur oğul.
K.HASAN Sağ ol ana.
(K.Hasan sekiye otururken, Zühre dışarı çıkar)
NENE Oğul nerededir?
K.HASAN Harman yerinde bıraktım.
NENE Dönecek midir?
K.HASAN Kendi bilir. Silahlıdır. Sıkılırsa döner. Yoksa sabah gelecek. Yaşıtlarıyla oyalanır biraz.
NENE İyi etmişin oğul.
K.HASAN Ama aklım onda kalmıştır.
NENE İçini serin tut oğul.
K.HASAN Kolay mıdır ana? Bir de şu it çıktı başımıza. Kapana sıkışmış kurda döndürdü beni. Vursam, töreye sığmaz. Muhtara teslim etmeğe, içim razı gelmemektedir. Gidici de görünmüyor hayvan! Ekmek elden su gölden. Niye gitsin? Evde de gelinlik kız dolu. Barutu ateşe koyduk. Patlamasın olur mu?
NENE Patlamıştır oğul.
K.HASAN (Ayağa kalkar) Birinden birine kötü gözle bak tıysa, andım vardı, o saat..
NENE Dur oğul.. İş başka.
K.HASAN Anlat! Çabuk!
NENE Otur da öyle dinle. Yok, sevgiye saygıdan ayağa kalktınsa, o başka.
K.HASAN Etme ana! Şakanın sırası mıdır?
NENE Bu elde silah konuşulur konu değildir oğul. Bentatlı tatlı anlatacağım, sen de güzel güzel dinleyeceksin. Masaldır bu.
K.HASAN Anlat derim!
NENE Baban beni istettiğinde, babam deliye döndüydü. Ben ayıya kız vermem diye köpürdüydü. Oysa o ayıya vurgundum ben.
K.HASAN Babam ayı değildi!
NENE Değildi ya. Bana sorarsan dağ gibi bir babayiğitti, erkeğin hasıydı, gönlümün sultanıydı. Ama babam, vermedi. Ne oldu oğul? Ben de kaçtım.
K.HASAN (İnanmaz) Sen?
NENE (Güler) Ben ya. Gezdik, dolandık, sonunda döndük. Kucağımda sen. Vardık babama. "Baba," dedim, "bu ayı yavrusu değildir, torunundur ve de tıpkı sana benzemektedir. İnanmazsan bak!" Baktı, bakmasıyla da seni kapıp sarması bir oldu. Bu oğlan da senin için soysuzdur, ittir, kahpe dölüdür ama Zühre için öyle değildir.
K.HASAN Zühre ha!
NENE Zühre ya.
K.HASAN Daha bebedir o.
NENE Demek değilmiş.
K.HASAN Şu çakalı sevmektedir ha?
NENE Hem de nasıl? Az kaldı ölecekti bugün, oğlan kaçtı diye.
K.HASAN Kaçtı mı?
 NENE Kaçtı ya. Az önce dönmüştür.
 K.HASAN Kaçmışken?
NENE He.
K.HASAN Niye döndü ki?
NENE Besbellidir oğul. O da kızı sevmektedir.
K.HASAN Kadınım, bacım, kızım ne der?
NENE Ne diyecekler, bunları kavuşturmak sevaptır derler.
K.HASAN Ya küçük gelin?
NENE Kadın kısmının sevgiye yüzü tutmaz ki oğul. O da he der. Hepsi, razı gelmen için elini, ayağını öpmeğe hazırdır. Ananım, ben de hazırım oğul.
K.HASAN Üzme beni.
NENE Ne güzel olacak. Kan yağmuru, rahmete dönecek. Barış görüş olacak. Bayram olacak. Değil mi oğul?
K.HASAN Olmaz ana.
NENE Olmaz mı?
K.HASAN İyi dersin, hoş dersin ama olmaz ana.
NENE Niye ki Hasan'ım?
K.HASAN Oğlumdan utanırım.
NENE Sen? Koca bir ağa?
K.HASAN Dağa götürürdüm çocukken. Taşları dizer, bağırırdım: Vur, bu Çolakgillerin büyük oğludur! Vur, bu ortanca oğludur! Vur, bu küçük oğludur! Dedenin torunuysan vur! Benim oğlumsan vur! Acıma, bağışlama, hoşgörme, vur! Hiç oynamadı, gezmedi, eğlenmedi. Hep tetikte yaşadı. Şimdi yufka yürekli bir kadın gibi davrandığımı görürse, ne demez?
NENE Ne edeceksin?
K.HASAN Bilsem ederdim.
NENE Ben sana olacağı deyivereyim. Bunlar kaçarlar. Gezer, dolanır, sonunda dönerler. Zühre'nin kucağında bir bebe. "Dede" der sana, "bu çakal yavrusu değildir, torunundur ve de tıpkı sana benzemektedir." O zaman ne edeceksin. (Bir sessizlik)
K.HASAN Yorgunum ana. Ben biraz uzanacağım.
NENE Bu saatte mi?
K.HASAN Yorgunum dedim ya. Akşam namazından önce de kalkmam.
NENE Karnın açtır.
K.HASAN Kalkınca yerim. (Çıkmak için yürür, durur, içiniçeker) Ben o çakalın yerinde olsam, kaçacaksam, bu akşam kaçardım. Yarın sabah, muhtar kapıya dayanabilir. (Çıkar)
NENE (Bir an kalakalır. Sonra fısıltıyla) Kurban olduğum oğlum, sen he dedin galiba. Daha açık diyemezdin elbet. Bizimle yüz göz olacak değilsin ya. Ya yanlış anladımsa, hey benim canımın çekirdeği oğlum? Ben ne yaparım? (Bastonuyla yere vurur) Kadınlar, gelin, çabuk gelin, sessiz olun, Hasan'ım uyuyacak. (Ziihre dışındakiler girerler. Hepsi heyecanlıdır)
B.GELİN Anlat Nene!
HALA Razı geldi mi?
NENE Yavaş.
YEĞEN Ne oldu?
KIZ He dedi mi?
K.GELİN Söylesene Nene!
NENE Aklımı karıştırmayın. Zühre nerededir?
ANA Dedesine su götürdü.
NENE Güzel. Yarın muhtar evi arayacakmış.
HEPSİ Hiiiii..
NENE Ssssss.. Öyleyse oğlanın bu akşam kaçması gerekmektedir. Buna he dedi.
HEPSİ Ooooo..
NENE Ssssss (Zühre girer) Zühre, sen misin?
ZÜHRE Benim nene.
NENE Deden bir şey dedi mi?
ZÜHRE Demedi.
NENE (Yılgın) Hiç mi?
ZÜHRE Hiç. Ama kaç zamandır öpmezdi, öptü. Saçımı okşadı.
NENE (Çok sevinir) Besbelli olmuştur, Zühre için de he demiştir. Aslan oğlum. Gayri tamamdır bu iş. (B.Gelin ile K.Gelin, Hala ile Yeğen kucaklaşırlar)
KIZ Zühre de mi gidecektir?
NENE İzin çıkmıştır, isterse gidebilir.
KIZ Zühre, kızım gidecek misin?
ZÜHRE (Önüne bakar) He.
NENE Anası, bırak kızın, gönlünün suyuna gitsin. Çoğalır, dönerler. Her şey güzelleşir. Ama bu gidişten Ha-san'ımın haberi olduğunu kimse bilmeyecektir. Oğul bile. Anladınız mı?
HEPSİ He.
NENE Haydi koca gelin, sen oğlanı al, gel. (Ana çıkar) Haydi kızlar, siz de Zühre'nin bohçasını getirin! (Hala, Gelinler, Yeğen uçarak çıkarlar. Kız, küskün, sekinin öbür ucuna gider, oturur)Hey benim kınalı kuzum, gitmektesin. Erine saygılı ol, derdini paylaş, sevincini çoğalt. Sevgi nimettir, kadrini bil! Bizi unutma. (Ana ile Delikanlı girerler)
ANA Geldik ana.
NENE Oğul, Zühre evvel Allah,sonra sana emanettir.
DELİKANLI Başüstüne.
NENE Hemen gidin. Akşam ezanına az kalmıştır. Sen geldiğin yoldan çıkarsın. Zühre'yi de, az sonra, kapıdan salarız. Söğütlükte buluşursunuz. Oldu mu?
DELİKANLI Oldu da bitti bile. Öpeyim elini Nene. (Öper)
NENE Silahın bendedir. İster misin?
DELİKANLI İstemem. Silah silahı çekiyor. Haydi sağlıcakla kalın!
(Telaş içinde çıkacaktır, Ana'yı görür, döner, elini öper, koşar, yine durur) Çıkınca ıslık çalarım. (Çıkar)
NENE Güle güle oğul!
KIZ Kız anasıyım, benim elimi öpmedi.
NENE Sen, burada miydin? Onun gözü şimdi bir şey görmekte midir? Senin burada olduğunu ben bile görmedim.
(Hala ile Yeğen orta büyüklükte bir bohça ile girerler. Avlunun ortasına koyarlar. B.Gelin'in elinde bir siyah yeldirme, K.Gelin'in elinde bir uzun başörtü vardır)
ANA Giyin kızım.
(Zühre'ye yeldirmeyi giydirirler. Giydirirken gülüşürler)
NENE (Ayağa kalkar) Sussssssst.
HALA (Sevgi ile) Deli bunlar.
(Bir ıslık sesi duyulur. Kuş, bir tek ötüşle cevap verir)
NENE Haydi kızlar. Kapıyı açın!
(Yeğen ile B.Gelin kapıyı açarlarken, Zühre, başörtüsünü örter, uçlarını salar) Haydi Zühre!
ZÜHRE Tamam Nene! (Kıza yürür) Ana! (Ana başını yana çevirir) Etme ne olur. Beni incitmektesin. Zaten için pır pır etmektedir. Yüreğim yarılmaktadır. Ana!.
(Ana, Zühre'ye sarılır) (Bir silah sesi duyulur. Hepsi taş kesilirler)
NENE Güzel Tanrım! (Bir silah sesi daha)
KADINLAR Hayır!
OĞUL (Sesi) Baba vurdum! Vurdum iti! (İçeri girer. Sevinç içindedir) Vurdum. Vurdum! Dışarda vurdum! Töreyi bozmadım. Dışardaydı soysuz! Söğütlüğe kaçıyordu!
Alnından vurdum! (İçeri koşar) Baba! Vurdum! Vurdum! Vurdum!......

(Ses yankılanırken bohçanın üzerine kan kırınızı bir ışık düşer. Kuş, olanca
neşesiyle şakımaya başlar. Işık sahneyi kaplarken bir ezgi yükselir......)



OYUNUN SONU