1 Aralık 2014 Pazartesi

Kardeşimle birlikte tiyatro oyunu yazmak :)

biz iki kardeş, tiyatro konusunda çok tartışır, bazan  aylarca küseriz..
hele hele oyun yazarken....
ama bu yeni oyunumuz çok güzel oldu....hazır olun yakında gelecek :))))



BAŞ BELASI

HACER: Yaşlıca, ama hoş bir kadın
KAZIM:  35 yaşlarında.Hacer' in genç sevgilisi
KEMAL: 35 yaşlarında.Hacer' in oğlu
BİHTER: 30 yaşlarında Hacer' in kızı
CEM: 25 Yaşlarında.Hacer' in küçük oğlu
CAHİT: 35-40 yaşlarında.Bihter' in kocası
SERMET: Yaşlı, bastonla dolaşan bir adam.Kazım' ın babası
HİZMETÇİ:20 li yaşlarda sevimli bir kız
NİKAH MEMURU: Orta yaşlı bir adam

SAHNE:1 

(Sahne bir oturma odası olarak düzenlenmiş.Koltuklar, bir ayna, bir masa ve bir kaç sandalye, antika aksesuarlar, duvarda Hacer' in ölen kocasının bir resmi ve şık eşyalar) 

Hacer sahneye girer, telefona bakarak kendi kendine konuşur..(Heyecanlı ve neşeli) 
HACER: (Seyircilere sorar) Telefon mu çaldı? (Açar kontrol eder) Yok..Bana öyle gelmiş..Ay hadi ama Kazıım..Arasana..Vakit de geçmek bilmedi...Sabah ararım demişti...Ah böyle ergen gibi telefon başında beklemek de bana yakışmıyor ama...Ah Kazım, bilmem ki sana ne yapmak lazım.... 
(Telefon çalar..Hacer heyecanla açar) 
HACER:Aaa siz miydiniz Kazım beyciğim..Sahi ya, sabah ararım demiştiniz galiba, nasıl da unutmuşum.Hiç beklemiyordum...(Kanepeye uzanır gibi yayılır) Teşekkür ederim, sesinizi duydum daha iyi oldum.....Efendim? ....Aaa hiç olur mu? Siz bana Hacer demezseniz ben de size Kazım demem..Hanımla bey birbirini götürecek ki Hacer' le Kazım sadeleşsin.Bir de İÇLER DIŞLAR ÇARPIMI vardı..ama ona girmeyelim...hani İlk okulda öğretmişlerdi..(Kahkaha atar) ilahi Kazım beyciğim çok hoşsunuz...Tabii ki ben de sizden, yani senden etkilendim...Dün o kafede tanıştığımızdan beri ben de hep seni düşünüyorum..(Kemal içeri girer..Hacer hemen konuşma şeklini değiştirir..) Iıı,,şey,,,avukat bey..siz paralel yapı inşaat ltd şti ile ilgili ön anlaşmayı hazırlayınız lütfen.. 
KEMAL: Günaydın valide sultan..Bizim çocuklarla kulüpte toplanıp biraz iş konuşacağız da, bana biraz para verebilir misin? 
HACER: Sizin çocuklar kim evladım? 
KEMAL: Aman annee, ne yapacaksın..sırtını babasına dayamış zengin köprü altı çocukları kulübünden arkadaşlar işte... 
HACER: Eeeeee!
KEMAL: S. B.D.Z.K.A.Ç Kulübü işte (kısaltması
HACER: O da ne be? ..ay tamam şimdi seninle uğraşamam.Git çalışma masasının çekmecesinden al..Fazla alma ama haaa.. Günlük tarifeyi biliyorsun... 
KEMAL: Tamam valide sultan teşekkürler ben kaçtım.... 
(Kemal çıkar, Hacer telefonda konuşmaya devam eder) 
HACER: Kim olacak, benim büyük oğlan Kemal.. Babası öldüğünden beri sosyal aktivite diye diye, kendini garip garip oluşumların içine attı.Şimdi de köprünün altındaki zengin babalıklar bilmemnesine gidiyormuş. bir şey anlamadım ama faydalı birşeydir herhalde....Tabii ki tanışacaksın Kazımcığım, ve eminim ki çok da iyi anlaşacaksınız. 
(El ele Bihter ve Cahit girerler..Hacer hemen toparlanır...Ciddileşir..) .Hıııı, alooo, evet dinliyorum müdür bey, ne yanlışlık varmış muhasebe kayıtlarında? ? ? ? 
BİHTER: Annecim biz gidiyoruz... 
HACER: Nereye yahu sabah sabah? 
BİHTER: Harunzadelere gidicez 
CAHİT: Ordan Melahat' i alıcaz 
BİHTER: Melahat' la birlikte Altunzade' ye gidicez 
CAHİT: Ordan Melahat' in sevdiceğini alıcaz 
BİHTER: Ordan çıkışta bizim cemiyetin toplantısına katılıcaz 
CAHİT: Sonra müzayedeye 
BİHTER: Müzayededen kokteyle 
CAHİT: Mağazaya 
BİHTER:Tiyatroya 
CAHİT:Dağa 
BİHTER:Bayıra 
CAHİT:Ovaya 
BİHTER:Çayıra 
CAHİT:Şuraya 
BİHTER:Buraya (Karı koca böyle konuşurken Hacer bi ona bi ötekine bakmaktadır) 
HACER: Aaaay yeter..başım döndü be..günlük istihkakınınz çekmecede..alın ve ne cehennenme giderseniz gidin..(Bihter annesini öper..Kocası da öpmek ister ama Hacer çekilir 
HACER: Aman istemez..Sen öpmesen de olur.. çık çık çık 
(Karı koca teşekkür ederek çıkarlar)
CAHİT: Ulan paranız olmasa çekilmezsiniz ama ne yapayım..(Bunu seyirciye söyler) 
HACER: Ne oldusu var mı Kazımcığım.Bihter ve onun sünepe kocası Cahit..Yine bir sürü laf kalabalığı yapıp başımı döndürdüler.Ah seninle sohbet ediyor olmasam günlük harçlıklarını bu kadar kolay vermezdim ama sana dua etsinler...Neyse biz nerde kalmıştık? Kazımcığım bak sana ne anlatacağım 
(Sahnye çılgın giyimli Cem girer) 
CEM: Good morning mammy..how are you? 
(Hacer bir anda ciddileşir) Haa evet Leylacığım tabii ki görüşelim..(Telefonu eliyle kapatır) 
HACER: Senin de sabah şeriflerin hayır olsun oğlum ne var yu? 
CEM: Mammy ben gidiyo amerikan kültür denreğine, orada buluşacak George, Sylvia, Jack, Jenny, Swetlana.. 
HACER: Swetlana Rus mu? 
CEM: No mamıı, Svetlana da Amerikan vatandaş. Ben gibi. Ben ne kadar Türk, O da o kadar Rus 
HACER: Öff ne kadar lazımsa git al içerden 
CEM: 2000 Mammy.. 
HACER: Aman iyi, azmış bari 
CEM: 2000 dolar mammy 
HACER: Çüüüşş...
CEM: Ne çüş, ne çüş? Swetlana diyor bir gülücük 100 dolar, bir öpücük 100 dolar..elini tutturmak 100 dolar..Böyle böyle totalde 1000 dolar oluyor...1000 dolar da benim cep harçlık 
HACER: Ay sus.anneyle o kadar açık açık konuşulmaz..Git al odamdaki çekmeceden.Hadi git artık oğlum hadi..  
CEM: Ok..Thanks mammy... (diyerek çıkar) 
HACER: bunun günlük masrafı  da evdeki çalışanların aylık kazancının toplamından daha fazla (Söylenir)
(Telefonda konuşmaya devam eder) Bu da son numaraydı hayatım..küçük oğlum.Cem...Amerikadan yıllar sonra elince ecnebice bir diplomayla döndü, Harwırd mıdır Marwırd mıdır orayı bitirmiş.Mesleği nedir ben bile bilmiyorum inan.Çünkü ne konuştuğunu anlamıyorum.....efendim? ? ? (Güler) ..ilahi Kazımcığım çok hoşsun... 
(İçeri hizmetçi girer) 
AYŞE: Hanımım hanımım... 
HACER: (Öfkeyle) Ay patla he mi...Neeeee? ? ? 
AYŞE: Afedersiniz hanımım ben... 
HACER:Git çekmeceden aaal...(Kız çıkar, Hacer telefonda konuşmaya devam eder) Bu evde de herks beni sadece harçlık istemek için ziyaret ediyor.Bu da hizmetçim Ayşe' ydi.Sinsinin tekidir.Her gün mutfak alışverişi yapıcam diye fazla fazla para tırtıklayıp, uyduruk faturalar alabilmek için bakkala, manava, kasaba, markete, süper markete, tanıdık tanımadık tüm esnafa kikirdediğini bilmiyorum sanıyor küçük or..biipp.....Aaah rahmetli kocam sebepsiz yere öldüğünde yanında sadece bu vardı. Günahı boynuna.. Para için yapmayacağı şey yoktur. Beni bile sahtekar bir ipsize peşkeş çekip, sonra da ona öldürttürebilir.. O derece yani...Aaa bu arada Kazımcım, vallahi sohbetine doyulmuyor.Bak ben şimdi dışarı çıkacağım. Kuaför, güzellik salonu, manikür, pedikür, bıyıklarımı filan da aldırdıktan sonra Emirgan' da oturup bir çay içelim ne dersin_....Tamam canım..Haydi az sonra görüşürüz baaayyyy. 

SAHNE:2 


Bihter, Cahit, Cem, Kemal oturmuş sobet ediyor..Cem' in kulağında kulaklık, kendi çapında dans eder gibi hareketler yapıyor.Telefon çalar, bihter açar. 
BİHTER: -Efendim? Ha? Annecim sen misin? Aaa yine mi geç kalacaksın? Fok balıklarının yediği sazanları kurtarma cemiyeti yardım balosu mu? Mutlaka katılman lazım öyle mi? (Döner odadakilere bakar) 
CAHİT: E yuh..Annen artık bizi bile geçti yalan söylemekte..(Bihter sus işareti yapar) 
BİHTER:Tamam anneciğim sen nasıl uygun görürsen.Gülegüle annecim iyi eğlenceler.. (Telefonu kapatır) 
KEMAL: Çocuklar bu annem bir işler çevirmiyorsa ben de Cemal değilim. 
BİHTER: Ay değilsin tabi abi..Sen Kemal' sin. 
KEMAL: İşte ben de onu diyorum ya..Cemal değilim.. 
CAHİT: Neydi bugünki bahanesi? Zeytinli deresindeki kefalleri oltacılardan koruma ve yaşatma cemiyeti miydi? 
BİHTER: Bu ne ki? dünki bahanesi daha da şaheserdi.Sarılık olmuş iguanaların tedavi merkezinin açılışına gitmişmiş 
KEMAL: Ondan önce de saatlerdir çişini tutan internet bağımlılarını koruma ve kollama derneği kuruyoruz diye 24 saat ortadan kaybolmuştu...(Cem bir ara kulaklığını çıkarmış ve konuşulanları dinlemiştir. Lafa karışır) 
CEM: Yok bizim mammy gitmiyor o dediği şeylere..Ben biliyor 
KEMAL: Onu biz de biliyoruz oğlum. Asıl bilmediğimiz, nerelerde neler yaptığı. 
CEM:Eee ben bir kaç rastladı. Bak dün emirgan' da idi mammy. Önceki gün Göksu' da.. Ben gördü. Kaç kere resmini bile çekti yanındaki adamla. 
HEPSİ BİRDEN: Adamla mı? Aaaa göster bakayım. (Cem, cep telefonunu çıkartır.çektiği resmi bulur ve gösterir.Hepsi birden bakarlar..Şaşkınlık nidaları yükselir) (O arada Ayşe içeri girer..sessizce aralarına katılır..cep telefonundaki fotoğlarlara o da ilgiyle bakar) 
BİHTER: Ama el ele bunlar? ? 
CEM:One munit, daha bunlar neki, bakın  daha neler vAR
(Cemin arkasında birikip hayretle telefona bakarlar
KEMAL: Haydaaa, bu adam kim tanıyan var mı? 
CAHİT: Bak bak yine aynı adam.Bu sefer başka bir yerdeler.. 
KEMAL: Ah anne nasıl bir maceranın içindesin, neler yapıyorsun? 
AYŞE. Durun bir dakika ben tam göremedim. Verin bakayım...(Hepsi birden Ayşe' ye ters ters bakarlar.Ayşe hemen toparlanır)Ayşe çık dışarı
 AYŞE: Aaa şey, yemek diyecektim ben.. Yemeğinizi hazırladım.. Büyük hanım yine gelmeyecek herhalde. Sizler yemek salonuna geçebilirsiniz.. 
BİHTER: Üff tamam çekil ayak altından.. Öyle çağırılmadan da gelme bir daha.. Haydi çocuklar yemeğe geçelim.. Ben çok acıktım.. (Hep birlikte çıkarlar.. Onlar sağ taraftan çıkarlar...Sol taraftan kapı açılır, Hacer genç bir adamla elele içeri girer) 
HACER: Gel Kazım gel... Nasıl olsa er geç tanışacaksın ailemle.. Geciktirmenin ne manası var.. 
KAZIM: Ama ne güzel geziyorduk sahilde Hacerciğim. Niye öyle oldu bittiye getirdin? Ben daha hazır değildim çocuklarına tanışmaya.. Hem ne güzel bütün gün başbaşa olacaktık.. 
HACER: İtiraz istemiyorum canım. düşündüm ve karar verdim.. Liseli aşıklar gibi habire saçma sapan bahaneler uydurup kaçamak yapmak ne zordu öyle yahu.. Gel herkese açıklayalım da rahat edelim artık.... Geç canım sen şöyle otur, rahat et..(sol tarafa seslenir) Kemaal, Bihteer, Ceeem, Cahiiitt gelin çocuklaaarr...ayşe sen de daha sonrada geel....kazımcığım aç mısın canım? Ayşe sana yemek hazırlasın mı? 
KAZIM: Yok Hacerciğim bırak yemek yemeyi, heyecandan kaçacak yer arıyorum ben şu an...  (alıcı gözle etrafı süzer) maşallah evinde saray yavrusu mübarek
HACER: Amaaan  rahmetli kocamdan kalma ev işte..NE SARAYI? sanki (seyirciye dönerek vurgulu)  bin odalı paksaray mı?..
(Hepsi içeri girerler..Ayşe de arkalarından girer...Herkes şaşırır) 
AYŞE: Aaaa fotoğraflardaki adam... 
BÜTÜN KARDEŞLER VE CAHİT: Ayşe sus...çık dışarı.. (Ayşe bozulur, çıkar) 
BİHTER: Anneciğim beklemiyorduk seni... 
KEMAL: Hoşgeldin anne...Bütün gün fok balıklarının bilmemne derneğinde olmayacak mıydın sen? 
CEM: Wellcome mammy. 
HACER: EE şey çocuklar evet öyleydi
KEMAL:Biz nerede ne yaptığını biliyoruz anne
HACER: Ne yapmışımda bana öyle kaçamak yapmış kız çocuĞu muamelesi yapıyorsunuz öyle
CAHİT: Herşey cem tarafından kayıt edilmiş valide  hanım inkar etmeyiniz.
HACER: ne kaydı ayol ?
BİHTE: bUNLAR NE ANNE?
HACER: (telefonu eline alır mahcup) bu bunlar montaj, hepsi bu (cemi göstererek) okyanus ötesinden gelen paralel yapının algı operasyonu..
CAHİT: Allahh yandık , valide hanım hükümet sözcüsü gibi konuşmaya başladı sabah erkenden  polis kapıya dayanırsa şaşmayın…
HACER Ortama hakim olmak için yüksek sesle)yeteeerr aaa .Çocuklar oturun lütfen..sizleri Kazım' la tanıştırmak istiyorum.. Kazımcığım işte çocuklarım Kemal, Bihter, Cem ve bu da gereksiz damadım Cahit... 
KAZIM: Memnun oldum gençler.. ben de Karagümrük eşrafından kazım....(Kimse memnun olmaz, ters ters bakarlar) 
KEMAL: Eşraf olacak ne işle meşgulsünüz Kazım bey? Yaşınız da pek gençmiş... 
KAZIM: Serbest efendim serbest.. 
KEMAL: Serbest derken???
KAZIM:oldukça serbest.. 
CAHİT: Haa anladım işsiz yani... 
CEM: Mammy okey. Kazım.. ama kim bu Kazım? Neden burada? 
BİHTER: Evet yani çok da genç.. Nedir anneciğim, necidir? sanki siması tanıdık gibi ama... 
KEMAL: Ben de çıkartacağım ama, nerden... 
HACER: Biz kazımla evlenmeye kadar verdik çocuklar.. bunu ilk siz duyun istedim... 
HEPSİ BİRDEN: Neeee? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? * 
(Bihter bayılır gibi olur, kocası onu tutar) 
KEMAL: Anne yapma..Bu nerdeyse bizim yaşımızda... 
BİHTER: Ben katiyen kabul edemem, adamı yolarım alimallah
CAHİT: Ben yorum yapamayacağım.. Zira nutkum tutuldu.. 
CEM: Yeni father? Okey mam. .no problem... 
KAZIM: Hayatım, çocuklarının içinde bir tek Cem' i sevdim.Diğerlerini at gitsin.. 
HACER: Efendimm? 
KEMAL: Anne ben bunu öyle bir döverim...(Kazım Hacer' in arkasına saklanır) 
KAZIM: Şaka yaptım yahu...Kaynaşalım diye.. 
BİHTER: Şeye benziyor bu...Hani çok eskiden, biz çocukken... 
KEMAL: Dur dur duurr......Kazım soyadın ne senin? 
KAZIM: Katırcı ne olacak? ... 
KEMAL VE BİHTER BİR AĞIZDAN: Kazım katırcııııı! ! ! ! ! 
KEMAL: Namı diğer Katır Kazım.... 
BİHTER: Abimin ve benim taa ilkokuldan çocukluk arkadaşımız... 
HACER: (Çok bozulur) Öyle mi? aman yarabbim...Sahi mi yahu? 
KAZIM: Şey..Yok sanmıyorum.Ben sizi hiç hatırlayamadım. Hacerciğim çocukların beni birine benzetiyor herhalde heh heh.. 
CEM: Ben anlamadı..Bana da anlatın... 
CAHİT: Dur cem dur..bunun bir saniyesini bile kaçırmamalıyım.(Cahit oturur, cebinden bir avuç çekirdek çıkarır, yiye yiye seyretmeye başlar) 
CEM: Ama konu bittikten sonra bana da anlat okey? ? ? 
CAHİT: Okey canım okey...(Cem' e de çekirdek verir, hem çitler hem olayları seyrederler) 
KEMAL: Tabii ya..Katır Kazım...Lan ben seni çocukken az dövmemiştim... 
BİHTER: Ben de ben de.. 
CAHİT: Aaa sen de mi karıcım? 
KEMAL: Anne bu var ya, ilk okuldayken ders aralarında sınıfta kalır, çAntalarımızı kurcalar, kitaplarımızı çalar, götürüp yan sınıfta satardı... 
BİHTER: O ne ki, kışın sınıfa astığımız kabanları montları çaktırmadan üst üste giyerek yürütür, götürür kendi mahallesinde bir avuç misket karşılığında başka çocuklara verirdi. 
HACER: Haa hatırlıyorum, çocukken anlatırdınız öyle bir şeyler...Kazım sen gerçekten o musun? 
BİHTER: Dur dur..Beslenme çantalarımızdan yiyecekleri yürüttüğünü ve her beslenme saatinde çantamızı açtığımızda bomboş bulduğumuzu anlatmadım daha... 
CAHİT: (Cem' i dürter, güler) Bak burası hakkatten komik.. 
KAZIM: Ama şimdi ne desem ki ben? Hay gelmez olaydım bu eve..Hacerciğim rica edicem sustur bunları..Ben artık 35 yaşında koskoca adamım..Çocuklukta kalmış aptalca şeyleri sorgulamanın sırası mı şimdi? 
CAHİT: Sahiden bu o muymuş ya? Bihter emin misiniz? (Bihter kafasını sallar) 
CEM: Ne diyor? Neymiş? 
HACER: Yeteer susun artık. Ben Kazım' ı bu yaşında tanıdım.Öncesi beni ilgilendirmiyor.Biz birbirimizi seviyoruz ve evlenemeyi düşünüyoruz..O kadar..Ha, itirazım var diyen varsa, bakın kapı orda, derhal çıkıp gidebilir. 
CAHİT: Ben sesimi bile çıkarmadım valide hanım. 
BİHTER: Anne bizden, bu zontayı kabullenmemizi bekleyemezsin. 
KEMAL: Başka adam kalmadı mı dünyada Allahaşkına. Yakışık alır mı anne..Adam resmen bizlerle yaşıt..Şu tipe bak ya.. 
KAZIM: Canım, bakar mısın bana hakaret ediyorlar. 
HACER: Çocuklar Kazım’a her sataşmanızda bir hafta harçlıklarınızı keseceğim. Mesela şu anki kabalığınızdan ötürü önümüzdeki bir hafta içinde benden zırnık para alamayacaksınız. 
CAHİT: Ama ben bir şey dememiştim ki valide hanım. 
HACER: Sus.Sen de eş durumundan cezalısın damat.Karının terbiyesizliğinin bedelini ödeyeceksin. 
KEMAL: Ben bu adamla aynı çatı altında yaşayamam kimse kusura bakmasın. 
BİHTER: Vallahi ben de 
HACER: Nasıl isterseniz.Güle güle… 
KEMAL: Ama..Yani....Bir kaç gün dayanabilirim... 
CAHİT: (Telaşla) Biz de öyle.Değil mi karıcığım? 
BİHTER: Olabilir tabi yani..Bir kaç gün bakalım duruma..Belki de önümüzdeki günlerde yavaş yavaş alışabiliriz.. 
HACER: Evet.Duruma itirazı olan olmadığına göre, gel canım bahçeye geçelim.Ayşe de bize çay getirsin.. 
KAZIM: Tabii Hacerciğim..Buranın havası bana yaramadı çıkalım lütfen...(Hacer önden, Kazım arkasından çıkarlar.Kazım çıkarken döner arkasına bakar.Kemal ona saldırmak ister.Damat Kemal’i tutar.Kazım korkuyla koşarak çıkar) 
SAHNE: 3 
Kemal, Cahit, Bihter, Cem, Hacer oturmuş sohbet ediyorlar.Ayşe çay servisi yapıyor. 
KEMAL:Olmaz anne,evlendikten sonra O bu eve gelemez.Bak yemin ediyorum elimde kalır. 
BİHTER: Benim de elimde kalır, vallahi paralarım onu.. 
CAHİT: Ben de rahat rahat haLLetsinler diye kapıda gözcülük yaparım. 
CEM: Bana no problem.Bıyıklı cici baba gelse de okey, gelmese de okey. 
HACER: Aaa yettiniz ama.Size fikrinizi soran mı oldu? Gelecekler ve bundan sonra bizimle yaşayacaklar.Zaten şunun şurasında nikaha ne kaldı ki? 
KEMAL: LER derken? ? ? ? 
HACER: Şey...Kazım ve babası 
BİHTER: Neee? bir de babası mı var? 
KEMAL: E pes yani anne...Vallahi pes... 
HACER: Ay ne yapsaydım Kemal? Yaşlı başlı adam.. Düşkün ve hastalıklı.. Bakıma muhtaç...Sokağa mı atsın babasını? elbette ki sahip çıkacak.. Muhtaç diyorum, düşkün diyorum.. zavallı bir ihtiyar diyorum.. Ne oldu sizin vicdanlarınıza yahu? 
CEM: Ooo cici baba yanında cici dede getiriyor. Very good... 
CAHİT: Aha şimdi bir de cici kayınpederim olacak iyi mi? 
AYŞE: Ne güzel işte..Evin içinde tonton bir dede.. Gelsinler gelsinler.. En fazla sofraya iki tabak daha koyarız ne olacak 
HEPSİ BİRDEN:Ayşe çık dışarı....... (Ayşe utanır dışarıya çıkar) 
KEMAL: Anne Allahaşkına alıştıra alıştıra söyle, ne zaman gelecekler? 
(Kapı çalınır) 
HACER: Şimdi.. şu anda.. Hatta bak geldiler bile...(herkesten memnuniyetsiz sesler çıkar) Ayşeee kapıya bak kızım....(Ayşe kapıyı açmaya koşar) 
CAHİT: Kemalcim dede çok yaşlıymış. Yazıktır...Sadece oğlunu gebert sen.. Dede kalsa da olur. 
BİHTER: Cahit sus.. 
CAHİT: Peki karıcım. 
(İki adam girer.Hacer heyecanla kalkar...Ötekiler çok memnuniyetsizdir...) 
HACER: Kazımcığım, Sermet beyciğimm, hoşgeldiniz evinize.. Safalar getirdinizz. 
(Yaşlı adamın gözleri Bihter' e takılır.. Onu gelin adayı zannetmiştir..) 
SERMET: Hoşbulduk efendim hoşbulduk... Oooo gelin kızımız bu olmalı...Çok da güzelmiş maşallah.. Aferin oğlum kedi olalı bir fare tuttun sonunda.(Hacer' e bakar, işaret ederek) Bu da benim olsun.. yaşı başı bana uygun.. 
HERKES BİRDEN: Hoop.. şşttt...yuh... 
CAHİT: Yok efendim nemünasebet.. Bu benim karım.. Sizinki bu... (Haceri gösterir) 
SERMET: Bunu da bana mı vereceksiniz? Oh oh oh pek münasip vallahi.. Müşerref oldum hanımefendi (Hacerin elini öpmeye kalkar) 
HACER: Yok efendim asıl ben sizin elinizi öpeyim. (El öpmek için kısa bir mücadele yaşarlar) 
(Ayşe elinde bavullarla girer. Sermetin gözü Ayşeye takılır) 
SERMET: Kazım, yoksa bu mu senin ki? Tüüü senin sıfatına, en güzelini başkasına kaptırmışsın...Eh bu da idare eder gerçi ama... 
HACER: Ay üstüme iyilik sağlık 
KAZIM: Hayır babacım o olur mu hiç? Gelininiz o değil 
SERMET: E kim o zaman? (Haceri gösterir) Bu olmaz, bu, bana daha uygun.ben bunu alayım sen de bu hizmetçi kızı al 
HEPSİ BİRDEN: E yuh artık.... 
CAHİT: Aman benim karımdan uzak dursun da... 
HEPSİ BİRDEN: Sus,Cahit.. 
SERMET: Pekiii bu yolunu şaşırmış turist kim? 
KAZIM: Tamam durun ben şimdi herkesi tanıştırıyorum.Babacığım bak, bu, Hacer hanım..Evleneceğim kadın..(Sermet hayal kırıklığına uğrar) Bu, büyük oğlu kemal..Bu, kızı Bihter...Bu Bihterin eşi Cahit..Bu da evin küçük oğlu cem.. 
CEM: Hi grand father..How are you? 
SERMET: Bu niye değişik? 
HACER: Cem yıllardır yurt dışındaydı efendim.. Döneli sadece bir kaç gün oldu... 
SERMET: (Haceri göstererek) Oğlum seninkinin bu olduğundan emin misin? Bir yanlışlık olmasın? 
HACER: Ay şimdi bayılacağım...Ayşeeeeee bizlere kahve yap kızım... 
AYŞE: (Koşarak gelir) Kahveleriniz nasıl olsun efendim? 
HACER-orta 
BİHTER-sade 
CAHİT-şekerli 
KEMAL-az şekerli 
KAZIM-açık 
SERMET-koyu 
CEM-expresso 
AYŞE: Hay sormaz olaydım. Anlaşıldı, büyük hanım orta dediğine göre herkese orta kahve.o kadar..... (Ayşe çıkar) 
(Herkes sıkıntıyla susar) 
SERMET: (kazım' a döner.Haceri kastederek) Çoluk çocuğu da pek sevimsizmiş.al birini vUr öbürüne. 
KAZIM:ŞŞŞttt duyacak... 
HACER: Eee Sermet beyciğim daha daha nasılsınız? Neler yapıyorsunuz? 
SERMET: Benim yaşımda bir ihtiyar ne yapabilir ki Hacer hanımcığım..Partiler, güzel hanımlar, dans, müzik yuvarlanıp gidiyoruz işte... 
BİHTER: Ben de zannettim ki tansiyon, şeker, kolesterol diye sayacak.. 
KEMAL: Muhtaç, düşkün, hasta, yaşlı ve zavallı ha? Al sana tonton dede..Ah anne ah... 
CEM: Gecelerede akarmıyız grand father? Böyle alemlere akmak ikimiz ne dersin? 
KAZIM: (Durumu kurtarmak için telaşla) Babam çok güzel resim yapar Hacerciğim.Şiir de okur..Ud da çalar..Yanında resim çalışmalarından, şiirlerinden örnekler de getirdi..Görsen çok beğenirsin.. 
SERMET: Ah durun size çok sevdiğim bir eserimi okuyayım Hacer hanımcığım..Dinleyin gençler (Adam okumaya başlar) 

Nerdübanhâyist pinhân der cihân 
Pâye pâye tâ anân-ı âsümân 
Her güruh râ nerdübânî diger est 
Her reviş râ âsümânî diger est 
Her yek-i ez hâl-i diger bî-haber 
Mülk bâ pehnâ vü bî-pâyân ü ser 

CEM: Ne olmuş ne olmuş? Asuman' a ne olmuş? (Bihter esnemektedir.) 
KEMAL:ben de senin ananı..(seyirciye döner)alın size Osmanlıca..(tekrar sermete döner.)bayılttın be beybaba..
  Bihter delirir, annem der kes
  Ben başa bela derim, dedem kes
  Fesupanallah, dert bir idi iki olduu
 Nerden çıktı kazım denen bu teRes
BİHTER: Helal abime kafiyeyide dizivermiş (kapak hareketi yapar)
HACER: Kes evladım artık kes
ay bu ne gürültü, ne ses..
             Kes demekten usandım size
            Ne ses bıraktınız  bende ne  nefes
BİHTER: Vaay anneme bak
HACER: Beni de kendinize benzettiniz sonunda off..
CAHİT: Yağdı yağmur çaktı şimşek
HEP BİRLİKTE: Sus cahit sus (Cahit şaşkın susar)
KAZIM: Babacığım yine karıştırdınız..demin okuduğunuz, Mevlana' nın Mesnevisydi ..Sizin eseriniz değil.. 
SERMET: Yapma yahu..Ben yazmamış mıydım bunu? 
KAZIM: Hayır babacığım.. 

(Ayşe kahvelerle girer, herkese ikram eder..İkram sırasında Cem kızı taciz eder..Kız bir çığlık kopararak kahvelerin tamamını yaşlı adamın üzerine döker.Herkes telaşlanır) 
HACER: Cem ne yaptığını gördüm.Off Ayşe temizle şuraları.Ah ne olur kusura bakmayın Sermet beyciğim..(Ayşe yerleri temizlemeye başlar) 
(Sermet, yüzüne bulaşan kahveyi yalar) 
SERMET: Hmmm zaten orta değilmiş..Şekeri fazla olmuş.. 
BİHTER: Adamın üstü başı rezil oldu yaa..(Bihter adamın üstünü temizlemeye kalkar) 
CAHİT: Elleme Bihter.Sana mı kaldı onun üstünü temizlemek? 
HACER: Çocuklar aranızda Sermet beye göre kıyafeti olan var mı? Temiz birşeyler verin adama. 
KEMAL: Valla ben günahımı bile vermem. 
CEM: Ben getirdi Amerika' dan iki bavul kıyafet..Gel grand father seni değiştirmek (Adamı alır, çıkarlar) 
HACER: Kazımcığım sanırım baban benden hoşlanmadı.Sanki beni sana uygun görmedi gibi.. 
CAHİT: Ama kendikendisine pek bi münasip gördü.. 
BİHTER: Annecim Kazım olacağına sermet amca olsun bari, vallahi ben ona razıyım. 
KAZIM: Çüş Bihter. 
KEMAL: Hop, terbiyeli konuş kardeşimle 
CAHİT: Sen benim karıma çüş diyemezsin arkadaş.Kemal seni ne yapar biliyor musun? 
AYŞE: Hanımım öyle de olabilir aslında.Sermet bey sizi alsın, Kazım bey de...(Ayşe kendisini işaret eder)
HEPSİ BİRDEN: Yuh Ayşe yuh...Çık dışarı..(Ayşe çok bozulur çıkar) 
KAZIM: Hacerciğim bakar mısın şunlara? Tehdit, hakaret ve her çeşit şiddet var 
HACER: Susun be..Densizler..Yarın sabah elbette yine kucağıma düşüp, dünyanın en saçma bahaneleriyle harçlık isteyeceksiniz..Bugünki saygısızlıklarınızın hepsini not alıyorum.Yarın ödeteceğim sizlere.. 
HEPSİ BİRDEN: Aaa olmaz..yapma annecim.. 
(İçeriye Cem ve Sermet bey girer..Herkes şaşırır..Sermet beyi Cem çok abartılı, çılgın ve serserice giydirmiştir..Hatta sermet beyin kulağında kulaklık, Cem' in kulağında kulaklık, ikisi de sahneye dans ede ede girerler... 
HACER: Ceem ne yaptın oğlum adamı ne hale getirmişsin 
KAZIM: Off babamın içindeki canavarı uyandırmışsın cem...(Babasının kulaklığını çekip alır..Adamı oturtmaya çalışır) Babacığım otur Allasen..Bir yerine inecek Allah korusun.. 
SERMET: Karışma bana..Ben yaşlı değilim...Bana bir ayağım çukurdaymış gibi davranma..Bak götürürüm seni para vericem diye kandırıp Beşiktaş iskelesine, denize itelerim, sonra da sen suda debelenirken oturur çekirdek çitleye çitleye seyrederim.. 
KEMAL: Fantaziye bak be... 
SERMET: Of sıkıldım ben.Hadi odamı gösterin de artık biraz dinleneyim..Bir an önce alışayım yeni evime. 
BİHTER: Evim diyor ya. 
CAHİT: Bir sen eksiktin bu evde..aman koş yerleş. 
HACER: Odalarınızı hazırlatmıştım..haydi buyrun yerleştirelim sizi..Benimle gelin lütfen... 
(Hacer, Kazım, Sermet çıkarlar) 
(Onlar çıktıktan sonra odadakiler birbirlerine bakarlar) 
KEMAL:Bu ikisini bu evde istemiyorum.Bunlara bu evi dar edeceğiz tamam mı çocuklar? Benimle misiniz? 
BİHTER: Yanındayım abicim 
CAHİT: Şey..Ben uzaktan yanınızdayım..Malum kayınvalidenin öfkesini göze alamam. 
CEM: Bana fark yok.Ne diyorsanız okey 
KEMAL: Çalıştırın kafaları..Bu iki asalak bu evden ne sebeple kaçar gider? Düşünün...Bize kalacak miras bölünüyor efendiler...Aklınızı kullanın.. 
(Kısa bir sessizlik) 
BİHTER: Abi..Bu Kazım, çocukken ödleğin tekiydi...Arkasına geçip BÖH desek bile korkudan düşer bayılırdı hatırladın mı? 
KEMAL: Hatırlamaz mıyım? Hatta br keresinde korkudan altına işemişti. 
CEM: Biz kocaman adama BÖH mü yapacak? 
KEMAL: Aklımıza gelen her türlü itliği yapacak....taa ki ikisi birden ATTAya gidene kadar..Okey mi? 
CEM: Anlamadı ama okey. 
CAHİT: Haydi gazanız mübarek ola çocuklar 
BİHTER: Kendini de kat Cahiitt...Mirası düşün...Gazanız değil, gazamız diyeceksin 
CAHİT: Haklısın karıcım 
KEMAL: Şimdi dağılalım çocuklar..Bir sonraki toplanmamızda planları uygulamaya geçiyoruz.. savaş başlıyor... 
HEPSİ BİRDEN: Hadi... 

SAHNE: 4 


(İçeriye, parmak uçlarına basa basa Kemal, Bihter, Cahit, Cem girer...Hepsinin ellerine kese kağıtları vardır.) 
BİHTER: Herkes anladı di mi? Birazdan Kazım odaya girecek ve biz hep beraber elimizdeki kese kAĞItlarını patlatacağız. 
KEMAL: Böylece Kazım' ın ödü gaitasına karışacak 
CAHİT: Bu kadar korkacağına emin misiniz? 
BİHTER: Valla sırf bu hareket yüzünden çocukken bayılmışlığı var.Abimle biz şahitiz... 
CEM: Aslında ben çok anlamadı.Şimdi bu kese kağıt BENGGG, biz BÖÖHHH..Kazım ZÖÖÖ okey? 
KEMAL: Okey koçum okey..Çok güzel anlamışsın.. 
CAHİT: Geliyor.Ayak sesi..Biri geliyor... 
BİHTER: Annem evde olmadığına göre bu ya Sermet' tir ya Kazım...Çabuk saklanalım... 
KEMAL: Sessiz olun...şşştttt 
(İçeriye, elinde bir tepsi dolusu bardakla Ayşe girer..Diğerleri onu Kazım zannederek aynı anda kese kağıtlarını patlatırlar..Ayşe çok korkar, tepsiyi düşürüp bir çığlık atarak düşer bayılır) 
CAHİT: Anaaamm yanlış adam 
BİHTER: Ay biz bunun da evde olduğunu unutmuştuuk 
KEMAL: Ayşe Ayşe..Biz şaka yaptık Ayşe..Kendine gel. 
CEM: My god bizi affetsin.Ölmedi di mi? ayşe iyi mi? 
CAHİT: Nasıl iyi olsun ya.Öyle bir korkuttuk ki, seyircilerin bile yarısı telef oldu. 
BİHTER: Tutun şunu bahçeye doğru taşıyın ben ambulans çağırayım. 
(Kemal kızı kucaklar, Bihter de yanında, çıkarlar.) 
CAHİT: Kayınvalidemin evde olmadığından eminiz değil mi Cem? 
CEM: Mammy kendi gazete ve dergileri alamaya çıktı ben gördü. Cici grandfather odasında. Bıyıklı cici father da banyoda.Odasından duş sesi gelmek. 
(Bihter ve Kemal içeri girerler) 
KEMAL: Çocuklar Sermet ya da Kazım, illa ikisinden biri şimdi içeri girecek.Haydi geçin yerlerinize 
CEM: Biz yine BÖÖÖÖ yapacak? 
BİHTER: Evet kuzucum hadi geç yerine...(dışarıyı dinler) ayak sesleri..Geliyor..(Hepsi saklanırlar..İçeri biri girer ve kese kağıtlarını patlatırlar...İçeriye bornoz ve kafasında havluyla Hacer girmiştir.Korkudan düşüp bayılır) 
CAHİT: Haydaaaa 
KEMAL-BİHTER-CEM: Anne! ! ! ! (Kadının başına toplanırlar, ayıltmaya çalışırlar) 
BİHTER: Hani annem dışardaydı Cem? 
CEM: Demek geldi şimdi içerde sister.Ben farketmedi. 
KEMAL: Arayın ambulans çağırın ben annemi kapıya yakın bir yere taşıyayım..Yardım edin... 
(Hepsi çıkar...Sahneye Sermet bey girer..elinde bir tablo vardır..Etrafına bakınır, sonra tabloyu duvara asar..Karşısına bakıp beğeniyle seyreder..) 
SERMET: İşte benim şaheserim..Kendi ellerimle yaptım..Ustalık resmim..Hacer hanım bu hediyemi görünce bayılacak..Çok yakıştı be.......Off yorulmuşum, şuraya biraz uzanayım da millet gelene kadar kestireyim... (üçlü koltuğa uzanır...Odaya Kemal-Bihter-Cahit-Cem girerler..Koltukta uyuyan yaşlı adamı farketmemişlerdir) 
CAHİT: En azından sistemin tıkır tıkır işlediği tescil edilmiştir.Doğru yoldayız çocuklar.. 
BİHTER: Anneme birşey olmamıştır değil mi? 
KEMAL: Korkmaaa, annem öyle kolay kolay ölmez.. 
CEM: Biri geliyor..Ayak sesi... 
BİHTER: Çabuk geçin yerlerinize bu sefer Kazım geliyor... 
(Yerlerine geçerler..Hazırlanırlar...İçeri Kazım girer...Hep birlikte patlatırlar..Kazım hiç tepki vermez..Ama üçlü koltukta uyuyan Sermet birden sıçrar, korkuyla tepki verir, düşer bayılır) 
KAZIM: (kULAĞINDA KULAKLIKLAR, MÜZİK DİNLEMEKTEDİR.Kulaklıkları çıkarır) Ceeem ne güzel şarkılar varmış sende..Aaa ne oluyor burda? Hiii! ! Babam niye yerde? 
BİHTER-KEMAL-CEM-CAHİT: Sermet amca? ? ? ? ? ? (Adamın başına toplanırlar..Telaşlanırlar)
BİHTER: Bu salona ne zaman geldi yahu? 
CEM: Kemal abi sen onu kapıya yakın taşımak yine..ambulans çağırıyor biz... 
KEMAL: Ama artık bel fıtığı olacağım yahu..Kazım sen kucakla babanı...Hadi ambulans çağıralım yürü... (Kazım babasını kucaklar, yanında da Kemal çıkarlar) 
CEM: Sister biz şimdi katil oluyor? 
BİHTER: Yok ablasının kuzusu..Biz birşey yapmadık o kendi kendine öldü. 
CEM: Ama onu biz korkuttu 
CAHİT: Bunu kim biliyor ki? 
CEM: My god biliyor 
(Kemal ve Kazım girerler) 
KAZIM: Gönderdik..Neyse endişelenmeyin.Babam eski topraktır ona birşey olmaz 
KEMAL: Hay ben böyle şansın içine tüküreyim 
KAZIM: Bu kadar üzülme Kemal beni de ağlatacaksın. 
KEMAL: Yürü git lan. 
SAHNE: 5 

KEMAL-BİHTER-CEM-CAHİT oturmuş, sıkıntılı sıkıntılı çekirdek yiyorlar.. 
CEM: İyi de biz niye durmadan çit çit çekirdek yiyor? 
KEMAL: Kahrımızdan oğlum kahrımızdan 
CEM: Türkiye' de çok üzülünce çekirdek mi yiyor siz? 
CAHİT: Yok evlat..Genelde sigara içilir, kafa çekilir de.. 
CEM: Eee? 
BİHTER: Yönetmen böyle uygun gördü ne yapalım 
KEMAL: Yahu yönetmenim, hiç olmazsa birer efkar sigarası yaksak olmaz mıydı? Bu ne böyle Cennet mahallesi sakinleri gibi? 
FİGEN: Sigara yasak...Cıvıtmayın devam edin... 
CAHİT: Figen hocamda iş yok..Bir de bu esprileri yazan Hamza hocama soralım mı? Hamza hocam birer kadeh tek atmasa mıydık? 
HAMZA: Devam edin devam edin... 
(İçeriye sinirli bir şekilde Hacer girer..) 
HACER: Hepinizi allah bildiği gibi yapsın..Evladım siz katil misiniz, canavar mısınız, düşman mısınız? Aile nüfusunun yarısını hastanelik ettiniz..Uyuklayan bir kaç seyircinin uykusunu böldünüz..Siz benim yüreğime mi indireceksiniz? 
CEM: Mammy biz şaka yapmıştı... 
HACER: Şakanız batsın...Kemal, Bihter, şu gül gibi çocuğu da kendİnize benzettiniz ya, aşkolsun size...(Cem' i kasteder) 
CAHİT: Ben fazla birşey yapmadım sevgili kayınvalideciğim 
HACER: Ay sus.Senin varlığın bile suç unsuru.. 
BİHTER: Aaaa anneciğim olmuyor ama.. 
HACER: Yeter..Şimdi beni dinleyin...Biradan Kazım ve Sermet bey gelecekler...eğer bir daha en ufak bir densizliğinizi görürseeeem....Vallahi bugüne kadar benden tırtıkladığınız paraları nereye harcadığınızı araştırırım, bir daha yüzüme bakacak haliniz kalmaz ona göre...Ayrıca bir daha da benden zırnık alamazsınız... 
KEMAL-BİHTER-CAHİT-CEM: Aman anne lütfen...Sakın ha....Tövbe... 
HACER: Hah şöyle yola gelin 
AYŞE: Kazım bey ve Sermet beyler geldiler efendim.(Ayşe kenara çekilir.Kazım ve Sermet girerler.Ayşe sonra çıkar) 
SERMET: (Oğluna) çık kolumdan yahu, bana hasta mumelesi yapma..Ben yaşlı da değilim hasta da değilim.(Salondakilere döner) Merhaba efendim merhaba.... 
(Bihter-Kemal-Cahit-Cem tepki vermek istemezler ama Hacer onlara uyarır, tehdit eder gibi öyle bir bakar ki, hemen bir ağızdan konuşurlar) 
-HOŞGELDİNİZ EFENDİM BÜYÜK GEÇMİŞ OLSUN.... 
SERMET: Hey maşallah..Yurttan sesle korosu mübarek..Sağolun çocuklar sağolun. 
KAZIM: Neyse efendim geçti gitti artık...Şimdi konumuza dönelim... 
SERMET: Yoo önce benim hediyemden bahsedelim...(duvardaki tabloyu işaret eder) Nasıl buldunuz Hacer hanımcığım beğendiniz mi? 
HACER: (bEĞENMEMİŞ BİR TAVIRLA) Aaa bu da nerden çıktı? 
SERMET: Benim eserim efendim..kendi ellerimle yaptım..Şaheserim..Ustalık eserim.. 
KAZIM: Babacığım abartma istersen.O kadar da değil... 
HACER: (Yapmacık bir şekilde) Güzel güzel..gayet güzel..(Çocuklara döner, emreder gibi imalı bir tavırla) hem de çok güzel öyle değil mi çocuklar) 
(Kemal-Bihter-Cahit zoraki bir şekilde çok beğenmiş gibi kafa sallar...) 
BİHTER: Hayatımda ilk kez kazım' a katılmakla birlikte, anneme de hak veriyorum..Aynı zamanda da şuursuz şuursuz ne diyeceğimi bilemeden öyle boş boş konuşuyorum. 
KEMAL: Güzel güzel..Çok anlamlı..Şey, denizi anlatıyor değil mi bu resim? Bak şunlar dalgalar, şurada bulutların arasından süzülen güneş ışınları. 
SERMET: Yooo savaşın acımasızlığını anlatıyor... 
KEMAL: E ben de onu diyecektim zaten..Savaş o kadar acımasız bir şey ki, insanlar ne denizin, ne bulutların güzelliğini göremeyecek derecede acı çekiyorlar 
KAZIM: Ben bile bu kadar iyi kıvıramazdım... 
CAHİT: (Çok anlıyormuş gibi garip hareketler yapa yapa resme bakarak) Hmmm..Renkler, ışık, kompozisyon, derinlik mükemmel..Mesela bakın şuradaki kahverengi nokta olmasa, resmin bütünlüğü bozulurdu..Çok ustaca çok.. 
SERMET: Oraya kahve dökülmüştü.Resme dahil değil..Kahve lekesi o 
BİHTER: (sahte bir gülüşle konuyu dağıtmaya çalışır) hah hah haaaayy ilahi kocacım..(dişlerinin arasından) sus Cahit sus..Yorum yapmak zorunda mısın? 
SERMET: Eee delikanlı sen de birşeyler söylemek ister misin? (Cem kulağından klaklıkları çıkartır) 
CEM: OOOoo...Very good.. 
KAZIM: Cem ne anladın allahaşkına? 
CEM: Popooo 
HACER: Ne poposu oğlum..Ay siz onun kusuruna bakmayın efendim Türkçesi biraz zayıftır, zaman zaman otum derken bokum diyebiliyor.. 
KEMAL:Anne sen şimdi güya durumu mu düzelttin? 
CEM: (kendi poposunu gösterir) Böyle popo..Grand father boyaları alıyor, popoya sürüyor, sonra tuvalin üstüne oturuyor, böyle böyle yapıyor (poposunu çevirerek gösterir) ondan sonra bu resim oluyor.. 
HEPSİ: E yuh yani.... 
CEM: Evet..Gerçek söylüyor..Popo bu..Bak bu kısım rektum...(Resmin ortasındaki siyah noktayı göstermektedir) 
HEPSİ: Cem suss... 
HACER: Tamam tamam..Konuyu değiştiriyoruz...Haydi hazırlıkları konuşalım..Haftaya nikahımız var... 
KEMAL-BİHTER-CEM-CAHİT: Iyyyy.....Tablodan bahsetsek daha iyiydi... 
SERMET: Sevgili Hacer hanım, iyi düşündünüz mü efendim? Kazımdan da koca mı olurmuş allahaşkına...Benim fikrimi sorarsanız, size şöyle yaşınıza uygun, sanattan anlayan,(Kendi üzerindeki kıyafeti tarif eder) kahverengi takım elbiseli, beyaz saçlı, emekli bir resim öğretmeni daha münasip olurdu... 
HEPSİ BİRDEN: öhhöö...öhhö....(uyarı anlamında öksürürler) 
KAZIM: Babacığım zırvalamasanız nasıl olur acaba? 
KEMAL: Evet yani Kazım' a katılıyorum bey baba... 
SERMET: Valla hala vakit var, benim de umudum var...Kazım sen ille de çok istiyorsan hizmetçiyi al oğlum..Gel vazgeç bu sevdadan.. 
HACER: Çok şakacısınız Sermet bey. 
SERMET: Kazım hatılıyor musun sen kabzımallık yaparken? 
KAZIM: ŞŞtt baba sus allahaşkına. 
KEMAL: Kabzımallk mı yaptın sen? 
KAZIM: Yoo.Baba sus rica ederim. 
SERMET: Canım kabzımallık dedimse öyle değil..Bizim kabzımal Hasan vardı..Bu benim oğlan bir gün onun deposunun önünden geçerken bir poşet kiraz yürütmüş..Hasan da bunu yakalamış. 
HEPSİ: Eeee? (Kazım babasını susturmaya çalışır) 
SERMET: işte Hasan bunu önce bir güzel dövmüş, sonra da alıp polise götürecekken bizimki yalvarmış yakarmış. En sonunda Hasan buna 'tamam gel bir hafta bizde çalış da seni affedelim' demiş.Çalışmak dediyseK, kamyona kasaları yüklemek yani.. 
HEPSİ: Eeee? (Kazım bir yandan babasını susturmaya çalışmaktadır) 
SERMET: Eeesi, bizimki 2 gün çalıştıktan sonra, 2,5 uncu gün depoyu soyup bütün malları başkasına okutmuştu da, sonrasında hırsızlıktan bir kaç sene içerde yatmıştı.. 
HEPSİ: Neee? ? ? Aaaa? 
KEMAL: Ve sen bunu koca diye alacaksın öyle mi anneciğim? 
KAZIM: Sakın ha ciddiye almayın..Alzaymır...nE SÖYLEDİĞİNİ BİLMİYOR.Yemin ederim.Doktor raporu bile var.. 
HACER: amaaan, almadım zaten.. 
KEMAL-BİHTER: Ama anne.. 
HACER: Uzatmayın çocuklar.Kimsenin geçmişi kimseyi ilgilendirmez.Önemli olan şu an, şu zamandır.Kaldı ki ben Kazım' ı tanıyorum.Demin duyduklarıma zerre kadar inanmadım. 
KAZIM: İşte benim sevdiğim kadın. 
SERMET: Aaa bana inanmadınız mı yani? 
HACER: (Güler) inandık efendim inandık ama ciddiye almadık..Eveet, hadi nikah törenini konuşalım artık. 


6 SAHNE 

Kazım üçlü koltukta uzanmış uyuklamaktadır.. Yüzünde kitap kapalıdır.. Kemal sahneye girer.. Kazım' ı görünce usul usul yürümeye başlar.. Kazımın yanına gelir.. Etrafına bakar, yüzündeki kitabı kaldırır..kenara koyar.. diğer koltuktan bir yastık alır ve Kazımın yüzüne bastırır..Kazım debelenmeye başlar..Kemal yastığı bastırmaya devam eder.. Sahneye sağ taraftan Sermet girer..(Sermet hep bastonlu) Bastonunu kemalin sırtına dokundurur silah gibi.. 

SERMET: Kıpırdama. Kaldır ellerini.. (Kazım sırtına dayanmış bastonu silah zannederek korkar, ellerini kaldırır..) Yürü kapıya doğru..Arkana bakma.. Yürü..(Kemal elleri yukarda, kapıya yönelir..Sermet de peşinde..) Çık dışarı..Defol odana çabuk.Ve bu gece olanları da tamamen unut anlaşıldı mı? .. (Kemal çıkar) Kazım iyi misin oğlum? 
KAZIM: Off ölüyordum neredeyse..İyiyim babacığım iyiyim sağol... 
SERMET: Bu ev hiç tekin değil evlat..Sen bu evde mutlu olacağımıza gerçekten inanıyor musun? 
KAZIM: Hep böyle sürmeyecek baba..Şirket kuruyorum bahanesiyle Hacer' e boş bir kağıt imzalattım..Sonra onu düzenleyip, bütün servetini genç kocasına bıraktığına dair bir evrak haline getireceğim.. 
SERMET: Eeee? 
KAZIM: bir süre sonra Hacer bu dünyayı terki diyar eyleyecek.Ve gördüğün tüm bu servet sadece bana kalacak.. 
SERMET: Hmmm..Bu arada üç çocuğunun eli armut mu toplayacak? Sen üçüyle de baş edebilecek misin? Sünepe de olsa bir de damat var..Etti dört düşman... 
KAZIM: Merak etme babacığım çok da yalnız değilim..Ben hepsiyle baş edebilirim.. 
SERMET: Az önce başettiğin gibi mi oğlum? 
KAZIM: Az önceyi boşver..Ve bana biraz olsun güven lütfen..Herşey çok güzel olacak inan... 

(İçeriye bir tepsi içinde iki bardak meyvesuyu ile Bihter girer..) 
BİHTER: Size kendi ellerimle portakal sıktım.İçersiniz di mi? 
SERMET: Neden zahmet ettiniz efendim.Vay vay vay ellerinize sağlık... 
KAZIM: Allah allah, hangi dağda kurt öldü acaba? Sağol Bihter...(Bardakları alırlar.) 
BİHTER: E hadi için..(Bekler) (Kazım ve Sermet şüphelenirler.Bihter sahte sahte gülümsemektedir) 
SERMET: Siz beklemeyin lütfen.Biz ağır ağır içeriz.. 
BİHTER: (Tedirgin, kararsız ve telaşlı) Eee..O zaman ben gidip şey yapayım... 
KAZIM: Yap tabi..Hadi sen şey yap sevgili Bihter.. 
BİHTER: Tamam, oldu, görüşürüz..Siz için, ben sonra gelip bardakları alırım...(Bihter çıkar) 
SERMET: Hiç rol yapamıyor salak.. 
KAZIM: Hem de hiç..dursun bu bardaklar burada..Kim alıp içse, bizim işimize gelir.Kimbilir ne koydu içine zilli..Haydi baba burda can güvenliği yok, gidip odalarımızda uzanalım..(Baba oğul kolkola çıkarlar..) 

Kemal ve Cem içeri girerler.. 
..(Masadaki portakal su dolu bardakları görürler..Alır içerek konuşmaya devam ederler) 
KEMAL: İhtiyarın silahı var diyorum sana.Bak bu adam VAR YA, oğlundan bile daha uyanık. 
CEM: Abi ben grand fatherle dost gibi yapabilir. 
KEMAL: Nasıl yani? 
CEM: Alıp grandfatheri çıkıp gecelere akar..Adam yaşlı..Ben onu iyice yoldan çıkarır, kendi tarafımıza çeker 
KEMAL: Kendi tarafımıza çekmek değil de, en azından zararsız hale getirebiliriz.Götür içir onu.Patlayana kadar içsin.Sonra da gidip zıbarsın bir yerlerde, ayağımıza dolaşmasın.. 
CEM: Okey abi.(Kendini kötü hisseder) Ama benim kafa dönüyor.Nasıl orange bu? 
KEMAL: (O da kötü hisseder) Ne oluyor bana yahu? 
BİHTER: (içeri girer) İçtiniz miii? Bardakları almaya geldiiimm 
(Kardeşlerinin halini görür..Şaşırır) ..Ne oldu size..?Kazımla Sermet nerde? .....(Durumu anlar, panikler) Hiii!..Siz mi içtiniz meyve sularını? (Kemal ve Cem düşer bayılırlar..Bihter bir çığlk atar) Cahiiittt yetiş..Koş..ambulans çağır...Siz ikiniz bahçede değil miydiniz allah kahretsin yaa.. 
CAHİT: (içeri girer) Hii! ne oldu bunlara? Ölmüşler mi? 
BİHTER: Eğer geç kalırsak ölürler Cahit..Koş hastaneye yetiştirelim..Çabuk...(Karı koca ikisini de dışarı taşırlar....) 


SAHNE: 7 

Odada kazım yalnızdır, masa üzerinde eski tip bir teyp vardır, teype şarkı çalarken kazım onunla oynamaktadır kendi kendisine 
KAZIM: Yahu bu ne menem alet böyle, bu düğmeler ne işe yarıyorki,? rastgele düğmelere basarken içeriye ayşe girer 
AYŞE: Hu huu, ben geldiiim, hele şükür seni burada yalnız yakaldım 
Kazım: ooo hoş geldin sevgilim, nasılsın hizmetçilerin en güzeli? 
AYŞE: Şu iş bi nihayete esrede artık bende evimin hanımı olsam diye bekliyorum 
Kazım: az kaldı sevgilim, bu akşam nikahlanıyoruz hacerle, 
AYŞE: Elini çabuk tutmalısın ama, yoksa baban senden önce konacak hacer hanıma, sende hacer hanıma rahmetli hanımım diyeceğine cici annem diyeceksin 
KAZIM: sorma, babam zaten uzatmaları oynuyor, hala gözü çöplükte..Nesini beğendiyse Hacer moruğunun 
AYŞE: Evet yaaaa, yahu baban haceri yatak odasında görse kalbine inme iner daha ilk gece ruhunu teslim eder 
KAZIM: hahah (gülerek teybe yaklaşır) bu ne yahu, üzerinde bi sürü düğme var 
AYŞE:Aman ona dokunma sakın, bu evdeki her şeyden daha çok önem verir hacer ona, rahmetli eşinden aldığı ilk hediyeymiş... almanyadan gelirken getirmiş kocası.. 
KAZIM: Bir iki düğmesine bastım ama, görüyorsunki hala yerinde, Hacerin kocasından kalan hatırsını berbat etmedim (aşağılayıcı gülümseme) 
(Ayşe kazımın yanına yanına yaklaşır, aşık gözlerle iki elinden tutarak) 
AYŞE:Evlendnikten sonra buradaki süprüntülerin çoğunu atıcam zaten... Neyse ben artık çıkayım, tam sona yaklaşmışken şüphelenmesinler segilim 
KAZIM: Tamam körpe sevgilim, bende çıkıp akşam için hazırlanayım, nede olsa akşam benim gecem olacak (sinsi güler,) önce ayşe ardından kazım çıkar… 
İçeriye telaşla Hacer girer üzerinde şık bir elbise vardır, aynanın karşısına geçer, üstünü başını düzeltir, kendi kendisine ( 
HACER: biraz bolmu olmuş ne? bu gün oldukça şık olmam lazım, (yüksek sesle kızına seslenir,) Bihter, bihteeer kızım! ... 
BİHTER: (Sinirli bir sesle içeriye girer) Efendim anneeee, geldim, 
HACER: Bihter bu elbise bana biraz bolmu olmuş? Nasıl görünüyorum.. 
Bihter: geyet güzel olmuş anne, hem neden bu kadar özeniyorsunki? , sana ancak bu kadar olur zaten 
HACER: A a o ne demek öyle aşk olsun kızım. 
BİHTER: Bak hala çok geç değil..Hala vazgeçebilirsin..Neolur onunla evlenme anne lütfen.. 
HACER: (sinirli) Boş boş konuşma Bihter..Hadi hazırlanmama yardım et. 
BİHTER: Allahım şu işe bakın annemi kendi ellerimle rahmetli babamın evinde evlendiriyorum, başıma taş yağacak, hatta taş yağmayacak direk beni taş yapacak (Duvardaki babasının resmine bakarak) Anne bari babamın resmini kaldıralım, hatırasına saygın olsun.. 
HACER: (resme eski günleri yad eder gibi bakar) Haklısın kızım hadi sen resmi al odana koy, bende onun bana verdiği ilk hediye olan şu teybi alayım odama götüreyim, belki orda biraz müzik dinlerim, hem babanla bu şekilde vedalaşmak daha kolay olur… 
(Bihter babasının resmini alır, hacerde teybi alır, eskiyi hatırlar bağrına basara çıkarlar… 

Akşam olmuştur, içeriye kemal, Cahit girerler çaresizdirler, Cahit alaycı bir tonda 
CAHİT: EE kemal, sizin Katır kazım cici baban oluyor 
KEMAL.: Ne yaptıksa engel olamadık.adam geldi anneme el koydu, haybeden birde mala mülke ortak oldu 
Elinde bir masa örtüsüyle Bihter girer 
BİHTER: Şu ayşede kim bilir nerde, onun işlerini bile ben yapar oldum, hadi şu masayı çekin ortaya, sandalyeleride getirin, bende örtüsünü sereyim 
KEMAL: Sahi ayşe nerde, o yok ortada, 
BİHTER: en son annemin odasına gidiyordu, annem kim bilir nereye göderdi, 
Kemalle Cahit masayı ortaya çekerler, sandalyeleri bir yandan getiriken, Bihter örtüyü yerleştirir, Bihter bir yandanda söylenir 
BİHTER.ah anne ah şu yaptığına bak bu yaşta olacak işmi 
CAHİT: Nikah fazla kalabalık olmayacak değil mi? 
KEMAL: Sanmam, aile içinde sade bir tören demişti annem...Elalem ne der, ayıplar diye çekiniyor herhalde 
İçeriye Sermet ve cem girer, cemin elinde masaya koymak için bir çiçek vardır, 
CEM: selam aleykum pek muhterem ailem nasılsınız, 
SERMET:Hello cocuklar, biz geldik, (Sermet sarhoştur ayakta zor durur) 
SERMET: (bihterin elini öper) 
CAHİT: Ohooo bey baba uçmuş, kafa güzel 
SERMET: (Bihtere asılan bir tarzda) bihte r hanım ne kadar güzelsiniz, sen bu adamı boşama ihtimalin varmı (baş parmağıyla rkasında duran cahiti gösterir) 
BİHTER: Nemünasebet efendim.Ben kocamla gayet iyi anlaşıyorum. 
CAhİT: Hop hooop ayıp oluyor ama bey amca 
SERMET:sen sus, sümsük, (Bihtere devam eder, yine baş parmağıyla cahiti göstererek) hastalığı falan varmı, ölümcül, şöyle ebola, kuş gribi felan kapmış olabilirmi:Kene de ısrmadı mı, kırım Kongo hemen götürüyor diyorlar 
BİHTER: I IH (Gülerek başını salalr) 
SERMET: Askerliğini yaptımı bu (başparmağıyla cahiti göstererek) hani Şırnak hakkariye felan göndersek..ya da Irak' a filan..Orda IŞIDa katılır belki de kurtuluruz bundan..
CAHİT:Tadını kaçırdın ama beyamca, ben askerliğimi yapalı 30 sene oldu 
KEMAL: Gel Sermet amca otur şöye 
SERMET (İtiraz ederek, bi Dakka, delikanlı, hıçk, öpüjem (kemali öper, bihtere yönelir) öpüjemm) Bihter geri çekilir 
KEMAL: (sermete izin vermez, tamam amca tamam, gelsen gel otur şöyle 
SERMET: (koltuğa oturuken yeniden kalkmaya çalışır) yahu peki bari o hizmetçi kız boştamı? 
CAHİT: Heh amca bak o boşta...fesupanallah (kızgın) 
BİHTER: Adam illa bu evden bir dişi götürecek. Deli midir nedir kart zampara 
SERMET: Öpüjemss hıçk 
CAHİT:Yahu öptürün şuna da sussun artık.. 
KEMAL: Cem ne ettin oğlum bu adama 
CEM: Arkadaşlarla tanıştırdım barda, orda biraz alkol aldı..Çok da sevdi benim ortamımı..Bundan sonra hep birlikte takılacağız Sermet bey amcayla. 
BİHTER: (cemin elinden çiçeği alır masay koyar) iyide senin konuşmana ne oldu böyle, bir anda Osmanlı dönemi beyzadeleri gibi konuşmaya başlamışsın 
CEM; Sermet büyükpeder öğrettiler sağolsunlar 
Cahit: oğlum cem iyimisin 
CEM: Sağlığınıza düaciyım enişte beycim, 
İçeriye şık bir damatlıkla kazım girer, Sermet kanepede sızmıştır 
KAZIM: Selam millet, gecenin adamı geldi, (babasına doğru bakar,) ohoo peder beyde sızmış) 
SERMET: Öpüjemss.... tekraR sızar 
BİHTER: Hoş geldin demeyi çok isterdim ama bilirsin oldum olası kimyamız tutmaz seninle 
CAHİT:Benimde fiziğim barışmaz 
KEMAL: Benim çoğrafyam biyolojim, beden eğitimim, resimin hatta rehperliğim bile senle aynı kefeye sığmaz 
CEM: Hoş geldiniz sevgili valdemin pek muhterem ve pek müstabel eşi nasılsınız, 
KAZIM:(diğerlerine kızgınlıkla ceme şaşkınlıkla bakar) ne oldu cem sana böyle, hasta felanmısın, bir anda babamın 21 yüzyıl şubesi sandım, bu ne menem konuşma böyle 
KEMAL: Babanın eseri.Girdiğiniz ortamı bozuyorsunuz ikiniz.. 
KAZIM: Bakın çocuklar, ben anlamam çoğrafyadan fizikten, bundan sonra bana karşı daha bi dikkatli olun bence.şu nikah olsun, ondan sonra herkes ayağını denk alacak bu evde.ona göre.. 
BİHTER; elimden bi kaza çıkmadan ben gidip anneme bakayım, zaten birazdan nikah memuru da gelir 
KEMAL: Çocuklar bırakın ben bunu nikahtan önce geberteyim. 
CEM: Allahın verdiği canı ancak allah alabilir sevgili abicim..Öldürmek günahtır.Belki de oğru olan, uzlaşma yoluna gitmektir.iyi düşününüz iyi olsun.. 
CAHİT: AA yeter Cem..bu ne böyle ayaklı ahlak dersi kitabı gibi.. 
KEMAL: (uYUMAKTA OLAN sERMET' E BAKARAK) pİS herif ne hale getirmiş kardeşimi.. 
(Sermet gürültüye uyanır 
SERMET: Ne oldu geldik mi Afyon' a? 
KAZIM: Yok yok gelmedik.Sen uyu baba nikahtan sonra uyandırırız seni (güler) zaten nikahtan sonra sende doğru evine…Aile ortmı için tehlikelisin sen 
CAHİT: Diyene bak… 
(Bihter içeriye nikah memuruyla girer, nikah memurunu elinde çanta, üzerinde cübbesi vardır…) 
NİKAH MEMURU: İyi akşamlar hanımlar beyelr, kendimi tanıtayım ben deniz Beşiktaş evlendirme dairesinden Cafer BAŞGÖZEDER 
KEMAL: Hoş geldiniz sn Başgözeder 
NİKAH MEMURU: Hoş buldum efenim, gelin ve damat hazır mı? 
Bihter:Damat olacak yaratık burada efendim.annemi de hizmetçimiz hazırlıyor az sonra teşrif ederler 
NİKAH MEMURU; Şahitler 
KEMAL: annemin şahidi Sermet bey olacak, (başıyla işeret eder) bunun şahidie Cahit olacak efenim 
NİKAH MEMURU: Madem hazırlıklar tamam bende hazırlanayım, buyurun masaya (masaya geçerler, nikah memuru cantasından evlendirme defterini çıkartır incelerken, kapıdan içeriye duvaklı bir gelin girer, yanında nedime onunda başında kırmızı bir duvak vardır, gelinin koluna girmiştir… kazım alkışlar, diğerleri üzgündür, 
gelin yerine oturur, nedime arkasında durur… 
NİKAH MEMURU: Efenim gelin hanımda hazır olduğuna göre törene geçebiliriz… belediyemize yapmış olduğunuz acil yıldırım evlenme isteğiniz incelenmiş olup nikahınıza mani bir durum olmadığı tespit edilmiş olup nikahınızı kıymak üzere toplanmış bulunuyoruz.. önce siz Sermet oğlu firdevsten doğma Kazım KATIRCI Nazım kızı Dududan olma Hacer Sadık ı karılığa kabul ediyormusunuz 
KAZIM: (gülümseyerek) evet 
NİKAH MEMURU: Siz sayın hacer sadık hanımefendi, Kazım KATIRCI beyi hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradenizle eş olarak kabul ediyormusunuz… 
GELİN: (Ses çıkarmaz ama evet anlamında başını sallar)) bir süre beklerer
NİKAH MEMURU: efenim size diyorum, kazım beyi eş olarak kabul ediyormusunuz 
Gelin:((ses yok, arkadan nedime dürter, gelin başını emme basma tulumba gibi öne arkaya sallar) 

KAZIM: (Koluyla dürter, hadisene) 
GELİN: (Ses yok) 
KAZIM: Aaaaaa, sıktı ama, (dönüp gelinin duvağını açar, şok geçirir, duvağın altında ayşenin başı çıkar ağzı bantlıdır) 
Kazım: Ama ama bu ayşe,, sen nerden çıktın kız, hacer nerde? 
Ayşe başını sağa sola sallar, bu sırda hacer arkadan nedime kıyafetinin altından kırmızı tülbenti kaldırır... 
HACER: Burdayım kazım efendi,(kazım panik halindedir, diğerleri gülerler seviç halindedirler Herke s şaşkınlık içindediler) 
BİHTER: Ama bu nasıl olur, 
HACER:Olur kızım olur, 
Kazım: ama aşkım sevgilim hayatım neden böyle bir şaka yaptın? 
HACER: bak birde konuşuyor, her şeyi biliyorum kazım, ayşeyle bana kurduğunuz tuzağı, benim nasıl kart moruk olduğumu, her şeyinizi, al sana layığına göre ayşen, bak nikahta hazır evlen sonrada buradan defol 
SERMET:((Sevinçle) yaşasın adalettt! .. biliyordum bunu reddedip bana döneceğinzi 
HAER: sana dönmek mi? , (kazıma döner) al şimdi küçük zillini, kart horoz babanı bu evden defol) 
KAZIM:Ama bak açıklayabilirim.. 
SERMET: Bakınız hacer hanımcım, (Cem' e döner) sende bişi söylesene evladım 
CEM: Go homm dede.. 
CAHİT: Şoktan cem bile özüne döndü yav 
HACER: Hadin dışarııı (kovar, Kazımı kemallae Cahit tutar, cem sermeti, Bihter ayşeyi tutar dışarı götürüken) 
KEMAL: bundan sonra ayağımızı dENK alacakmışız ha? 
CAHİt: Şimdi sen denk al sidikli kazım (Üçünüde dışarı atarlar) 
NİKAH MEMURU: (Şaşkındır) efenim nikah olmayacağına göre o zaman ben gideyim mi? 
HACER: Sizden çok ama çok özür dilerim, üzgünüm olmayacak.Gidebilirsiniz. (nikah memuru çıkar 
BİHTER: İyide anne nasıl anladın? ? (DİĞERLERİDE MERAKLA DİNLER) 
HACER: Thomas Edison sayesinde 
HACER: Hani babanın bana ilk aldığı teyp vardıda öğleyin senle o almıştımda odama götürmüştüm ya 
BİHTER: Evet 

Ben onu odama götürüp dinleyeyim dedim bir baktım biri bi şey kaydetmiş, 
DİĞERLER, HEP BERABER: EEEEEEEEEEE 
Dinledim, dinlediğim şey kazımla ayşe denen o zillinin sesiydi, meğer hakkımda neler kurmuşlar neler… 
CAHİT: İyide bunun edisonla ne alası var 
CEM: Anladı ben, dünyada ilk ses kaydını Thomas Edison 1877 de yapmıştııı ondaaan 
HACER: Elbeetee, bak okuyan adamın hali belli oluyor. Neyse çocuklar sizlerden ayrı ayrı özür dilerim, beni affedin 
KEMAL: Sen anladın ya önemli olan oydu 
Bihter: Affedecek bişi yok hepimiz hatalar yaparız 
CAHİT: Ama diyorum yinede Sermet amacayı kabulmu etseydiniz 
HEP beraber cahite yuh, oha, defol ellerindeki yastık ne varsa artlar boğmaya kalkarken sahne biter 


FİGEN METE-HAMZA GÖRGÜLÜ


(selamlama)
HACER - KAZIM
KEMAL - CEM
BİHTER - CAHİT
SERMET - AYŞE
NİKAH MEMURU














en kocaman sevgiler :)
-
-
-
-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder